DOKTOR - ON BİRİNCİ BÖLÜM

 

ON BİRİNCİ BÖLÜM
Beni yüreğinin üzerine bir mühür gibi koy, kolunun üzerindeki bir mühür gibi, çünkü aşk ölüm kadar gücüdür, kıskançlığı mezar kadar tavizsizdir.
Song of Songs 8:6

 

            Parmakları nemli kadınlığı boyunca kaydı en sonunda şişkin tepeciğine ulaştı. Claudia o noktaya dokununca zevk aldığını uzun zaman önce keşfetmişti. Bu onun için bir sır değildi Salvatore’un o noktayı bu kadar çabuk bulması tecrübeli bir adam olmasından kaynaklandığını düşünüyordu.

Ne için olduğunu bilmeden, “Lütfen,” diye soludu.

            Salvatore ona keskin bakışlarla bakarken biraz daha yukarı kaldırıp göğsünü havuzun dışına sıcak yaz havasına doğru çıkardı Claudia buna rağmen ürpermişti meme başları birer tomurcuk gibi görünüyordu. Eğilip birini ağzına aldığında çığlığını dudaklarını ısırarak bastırdı. Salvatore sertleşen meme başını ağzının içine alıp emerken Claudia kendini istemsizce onun eline doğru itiyordu. Ağzı kısa bir an ayrılıp diğer göğsüne geçtiğinde bir kez daha inledi. Kalçalarının hareketi hızlanmış kadınlığını onun eline karşı yuvarlamaya başlamıştı.

“Hiç kimse,” derken sesi bir fısıltıdan ibaretti. “Bana böyle hissettiremez.”

Salvatore başını kaldırıp ona bakarken gözleri neredeyse siyahtı. “Karşılaştırma şansın olmadı.” Onu okşamayı sürdürdü dudakları dudaklarına yakın bir noktadaydı ve nefesi tenini okşuyordu.

“Biliyorum,” diye ısrar etti. “Beni öptüğünde anladım. Boğulacağımı sandım hoşuma gitti, ölsem huzurlu bir ölüm olurdu ki o an ben ölebilirdim, Salvatore.” Parmakları artık daha ritmikti Claudia’nın nefesi de sözleri gibi kesik kesikti. “Carlo beni öptü.”

“Biliyorum.”

“Boğulmadım, kalbim durmadı, nabzım bile yavaşlamadı. Ben… Ben sadece nefes almaya devam ettim. Anlıyor musun?”

Boynunu dişleyerek öptü ve Claudia başını arkaya yaslarken ona yer açtı. “Seni yavaşça mahvediyorum.” Çenesine doğru çıktı ve ısırdı. “Seni mahvediyorum, yavrum.”

Claudia onun dudaklarına uzanıp öptü. “Her ne yapıyorsan devam et.”

Parmakları boynundaki haçı tutarken, “Bunu yaparsam kefaret (İşlenen günaha karşılık tövbe etmek için yapılan eylem ya da eylemler.) ödemen gerekmeyecek mi?” diye sordu.

“İnançsız olduğunuzu sanıyordum?”

“Ama sen öylesin.” Gözlerinde neredeyse muzip bir parıltı belirdi. “Kefaretini daha sonra seçeceğim.”

Claudia’nın içi heyecanla ve beklentiyle doldu. “Şimdi boşalacaksın!” derken sesinde otoriter bir ton vardı. “Henüz tadına bakmamış olmam kendime hâkim olduğumun kanıtı,” dedi. “Şansımızı daha fazla zorlamamalıyız.”

Parmakları hızlanmıştı. Onu hızla ve baskıyla okşarken Claudia kendini teslim etti.  Hala anın büyüsünün içindeyken bir ses duydu.

“Bay Gambino, efendim?”

            Salvatore hızlı ama soğukkanlı bir hareketle elbisesini düzeltip çıplak göğüslerini örttü. Havuzun içine doğru saklanmışlardı ama bahçe ışıklandırması altında görülebilecek kadar açıkta duruyorlardı. Yani biri rahatlıkla olanları görmüş olabilirdi hatta Edoardo muhtemelen görmüştü. Claudia utançla kıpkırmızı kesildi.

“Söyle, Edoardo!”

“Beklediğiniz telefon, efendim…”

Sanki kıyafetleriyle havuzda olmaları normalmiş gibi, “Geliyorum,” dedi. “Bayan Angeli’ye ve bana havlu getirir misin?”

Edoardo bu isteği ya da durumu hiç garip bulmuş gibi görünmeden, “Derhal,” diye yanıtladı.

Kapının ardında kaybolduğunda Claudia başını onun omzuna gömdü. “Tanrım! Bu çok utanç verici.”

“Sorun yok. Edoardo’ya hayatımı emanet ederim. Sırlarımı da…”

“Şimdi de kirli sırrınız mı oldum?”

Ciddi bir ifadeyle yüzüne baktı. “Claudia, sen bana ait değilsin. Bu değişmedi.”

Claudia hayal kırıklığını belli etmemek için gülümsedi. Bu savaşı daha kaybetmiş değildi. Onunlayken… Kısa bir an hislerini açık ettiğini görmüştü. Claudia bu yakınlaşmadan ne kadar keyif aldıysa Salvatore’da almıştı.

“Hayatınızın aşkı olamıyorsam en büyük günahınız olurum.”

            Salvatore bir şey söyleyemeden Edoardo elinde tuttuğu iki havluyla yaklaştı. Gözleri yukarıdaydı ve ikisine de bakmaktan profesyonel bir şekilde kaçındı. Salvatore önce onu havuzdan çıkardı, kendisi de çıkıp Edoardo’dan aldığı havluyla onu sardı. Onun için atlamadan önce sadece silahını tutan kemeri çıkarmıştı. Onu da yerden alıp Edoardo ile uzaklaştı ve Claudia orada birkaç dakika daha kaldı.

✞✞✞

           

            Ertesi sabah Claudia yataktan çıkmak istememişti. Edoardo ile yüzleşmeye çekinmesi bir yana Salvatore tarafından bir kez daha görmezden gelinmeye dayanabilir miydi emin değildi. Dün akşam yaşadıkları şey… Öylece geçiştirilecek bir şey değildi. Claudia yaşadığı hisleri beyninde her döndürdüğünde bütün bedeni titriyordu. Nihayet cesaretini toplayıp giyindi ve aşağıya indi. Her sabah kahvaltısını yapmak için yemek salonuna iniyordu bu sefer hizmetçi kızlardan biri tarafından durduruldu.

“Kahvaltınız havuz kenarında, Bayan Claudia.”

“Öyle mi?” derken kaşları kalktı. “Neden?”

“Bay Nicolo öyle istedi.”

            Kız mutfağa giden koridorda kaybolurken Claudia havuz kenarına yöneldi. Veranda da iştah açıcı bir kahvaltı kurulmuştu, çardak onları sabah güneşinden koruyordu. Nicolo masanın başına oturmuş tabağındakileri yerken iştahlı görünüyordu.

“Günaydın, Nico.”

“Günaydın, Claudia! Erken uyanıyorsun diye sana sürpriz hazırlamak istedim ama ne yazık ki sen yatağından çıkana kadar her şey soğudu.”

Claudia mutlulukla gülümseyip onun karşısına yerleşti. Tabağını doldururken, “Teşekkür ederim,” dedi. “Her şey harika görünüyor. Çok düşüncelisin.”

Nicolo gülümseyerek ona göz kırptı. Kahvaltılarını yaparken ona dün gece gittiği kulüplerden, gece hayatından ve çıkan kavgadan bahsederken bir çocuk gibi pervasızdı.

            Claudia ağzındaki lokmayı çiğnerken gözü orada daha önce görmediği korumaya takıldı. Evin ön kısmında, kapılarda, sur gibi araziyi çevreleyen duvarlarda siyah takım elbiseli korumalar olduğunu daha önce görmüştü ama Salvatore’un evin yani yaşam alanının içinde koruma tercih etmediğini düşünmüştü. Arka bahçede, veranda da, kış bahçesin de ve havuzda koruma olduğunu hiç görmemişti.

Nicolo kime baktığını anlayarak öksürdü. “Anlaşılan abim burada eğlendiğim için başıma bir koruma dikmeye karar verdi. Havuz koruması!”

Claudia bir yudum su içerken suçlu bir tavırla başını iki yana salladı. “Korkarım o benim için…”

            Bu ilgi onu umutlandırmaya yetmişti. Salvatore Gambino bir kez daha havuza ‘düşmediğinden’ emin olmak için havuz kenarında koruma görevlendirmişti. Bu kulağa aşk gibi geliyordu. Gülümsemesini zorlukla bastırdı.

“Senin için mi, neden?” diye sordu.

Claudia sanki önemsiz bir detaydan bahsedermiş gibi omzunu silkti. “Dün gece havuza atladım.”

Nicolo kalkık kaşlarının ardından ona baktı. “İntihar mı ettin?!”

Gözlerini devirdi. “Elbette hayır! Sadece… Ben bir şey denemek istedim.”

“Tatlım macera yaşamakta hiçbir sakınca görmüyorum. Hayatta her şeyi denemek gerektiğini savunuyorum ama ölümü zaten deneyeceksin, bırak yaşlanınca olsun.”

Claudia kıkırdamasına engel olamadı. “Ölmeye çalışmıyordum, Nico. Zaten Bay Gambino beni havuzdan çıkardı.”

Nicolo sertçe öksürürken, “Abim?” diye sordu. “Havuza atlayıp seni mi kurtardı?”

Claudia onu onaylarken kahvaltısına devam etti. “Kurtarmaması mı gerekiyordu? Bu insani bir durum.”

“Salvatore Gambino’nun bir insan olduğunu düşünmen ne kadar tatlı,” derken sesi alaycıydı.

“Onu neden sevmiyorsunuz? Sen ve Valeria?”

“Valeria’nın kendince haklı sebepleri var. Uzak durarak ailesini koruyor. Benim abim ile bir sorunum yok ama onun benimle var. İşe yaramaz olduğumu düşünüyor ve her hatamda beni uzaklaştırıyor. O bir Kral ve biz sadece tebaasıyız. Ya ona itaat edersin ya da ölürsün.” Bunu söylerken eliyle silah işareti yapıp başına dayadı ve tetiği çekip dramatik bir ses çıkardı.

“Hala hayattasın.”

“Çünkü biz onun ailesiyiz. Bizim dünyamızda aile her şeyden önce gelir.” Kendi kendine gülerken başını iki yana salladı. “Tanıştığın kişi Salvatore Gambino olduğu için şanslısın canım. Çoğu kişi önce Doktor ile tanışır.”

✞✞✞

“Doktor mu o da kim?”

“Onun namından haberin yok muydu? Bizim dünyamız Salvatore’u öyle tanıyor.”

“Neden Doktor diyorlar?” diye sorarken merakını gizleme gereği görmedi.

“Eskiden öyleydi. Yani bir doktordu. Bu işlere bulaşmak ve olduğu kişi olmak zorunda kalmadan önce.”

Claudia şaşkınlıkla açılan ağzını kapatamadı. Salvatore… O bir doktor muydu? Onu hiç normal bir meslekte düşünemiyordu. Belki bir iş adamı ama asla daha farklı biri değil. Hele bir doktor hiç değil… Can kurtarırken bir anda neden can almayı seçmişti? İşte bu yüzden ona çekiliyordu onda cevaplanmayan pek çok soru, sırlarla ve deneyimlerle dolu bir hayat vardı.

Claudia meraklı sorularına devam edeceği sırada Edoardo yanlarına geldi. “Bayan Angeli, Bay Carlo burada sizinle görüşmek istiyor.”

Claudia, Edoardo ile göz temasından kaçırarak, “Buraya gelebilir,” dedi. Daha sonra Nicolo’ya baktı. “Senin için sakıncası var mı?”

Nicolo omuzlarını silkti. “Sonuçta benim kuzenim elbette onunla oturup kahvaltı yapabilirim. Yani o bana katlanabilirse...”

Edoardo başını sallayıp yanlarından ayrıldıktan kısa bir süre sonra Carlo havuz kenarına geldi. Açık renk hoş bir takım giyiyordu, açık mavi gömleğine kravat takmamıştı ve yakası açıktı. Oldukça hoş görünüyordu.

“Günaydın,” derken sesi samimi olsa da bir rahatsızlık hissettiği anlaşılıyordu. Claudia bu rahatsızlığın Nicolo’dan kaynaklandığını biliyordu ama neden Salvatore ve Carlo’nun ondan hoşlanmadığını anlayamıyordu. Düzene karşı çıkıyor olmasından ve hayatını istediği gibi yaşadığı için miydi? Bunun nesi kötüydü?

Nicolo sahte bir neşeyle, “Günaydın, kuzen!” diye şakıdı.

“Senin de burada olman ne hoş Nicolo anlaşılan abini hala kızdırmamışsın.”

“Daha yeni geldim, herkes bir süre daha bana tahammül etmek zorunda.”

Claudia gerginliğe son vermek için Carlo’yu masaya davet etti. “Biz de kahvaltı yapıyorduk, Carlo. Bize katılsana.”

Carlo, Claudia’nın yanına otururken nazikçe gülümsedi. “Teşekkür ederim Claudia, bu sabah yine çok hoş görünüyorsun. Amerika’nın havasına alışabildin mi?”

“Ah, evet burada her şey harika, şehri keşfetmek için sabırsızlanıyorum.”

Carlo hafifçe öksürdü. “Karı koca olmamıza sadece birkaç hafta kaldı. Sonra nereyi gezmek istiyorsan seni götürürüm.” Hizmetçi kızlardan biri Carlo’ya hızla servis açtı ve bardağına kahve doldurdu.

“Nişanlınla vakit geçirmek için sık sık buraya gelmen ne tatlı,” Nicolo’nun sesindeki alay oldukça hissedilirdi.

“Aslında ben Bay Gambino ile konuşmak için sözleştim ve biraz erken gelip Claudia’yı baş başa görürüm diye düşünmüştüm.” Carlo’nun kibarlaştırmaya çalıştığı kaba söyleme Nicolo alınmış gibi görünmedi ağzına biraz meyve attı.

“Bay Gambino ile ne hakkında görüşeceksiniz?” Claudia merakına engel olamadı.

Carlo kocaman bir gülümsemeyle uzanıp elini tuttu. “Düğünümüz hakkında elbette. Yakın zamanda aileler arasında bir planlama yapmamız gerekiyor. Sade bir nikâh benim ailemi mutlu etmeyecektir. Bir düğün olmalı. Tabi bunları seninle de paylaşacaktım.”

Claudia gözlerini devirmemek için kendini zor tutarak gülümsemesine karşılık verdi. “Sanırım aileler karar verdikten sonra beni haberdar edecektin, değil mi? İkimizin düğünü hakkında…”

Carlo mahcubiyetle gözlerini kaçırdı. “Uymamız gereken kurallar var yakında alışırsın.”

Nicolo ellerini havaya kaldırıp oturduğu yerden kalktı. “Çift tartışması nefret ederim. Benden bu kadar.” Hiçbir çekince duymadan tişörtünü çıkarıp sandalyede bıraktı ve şortuyla havuza doğru ilerledi.

Carlo arkasından bakarken, “Siz ikiniz yakın görünüyorsunuz?” dedi.

Bu bir tespit miydi yoksa cevap vermesi gereken bir soru muydu emin olamayan Claudia, “Evet,” diye onayladı. “Nicolo anlaşması kolay, eğlenceli biri.”

Soğuk ve sinirli bir tavırla güldü. “Elbette öyledir. Bu onun taktiği… Her kadınla şansı olduğunu düşünür ve hayatı ciddiye almaz.”

“Senin onunla kişisel bir sorunun mu var?”

“Hayır, Sadece aile toplantılarında ona katlanıyorum hepsi bu. O ise sanırım asla ailenin başı olamayacağı için beni kıskanıyor.” Claudia hafifçe başını salladı. “İkinizin aynı çatı altında olması bana sakıncalı geliyor.”

“Ne bakımdan?”

“Onun kadar çapkın, flörtöz bir adamla senin gibi güzel ve genç bir kadın bir şeyi ima etmeye çalışmıyorum ama bundan hoşlanmıyorum.”

Claudia şaşkınlığa karışık öfkeyle, “Bay Gambino da burada yaşıyor,” dedi. “Onun içinde aynı şeyi mi düşünüyorsun?”

Gülerken kahvesinden bir yudum aldı. “Elbette hayır, Bay Gambino senin baban sayılır, yasal vasin ve bunca yıldır yetiştirilmeni sağladı.”

Claudia neredeyse kahkahalara boğulacaktı. Aralarında olanları bir bilseydi… Ki öğrenecekti. Yüzünün alacağı şekli merak ediyordu. Carlo ve ailesi ne plan yaparsa yapsın bu evlilik gerçekleşmeyecekti. Salvatore buna izin vermeyecekti.

✞✞✞

            Carlo ile havuz başı kahvaltısından kalkan Claudia onunla birlikte isteksizce yürüyüşe çıkmak üzereyken Salvatore Gambino’nun arabası malikânenin önünde durdu. Korumalardan biri kapısını açtı ve o tüm heybetiyle arabadan indi. Carlo eğer ona bakıyor olsaydı yüzündeki hayranlığı netçe görebilirdi.

Onlara doğru yürürken bakışları ikisinin arasında geziniyordu. Carlo’ya bakarak, “Sözleştiğimiz saatten erken gelmişsin?” dedi.

Carlo hafifçe başını eğdi. “Evet, efendim. Ben Claudia’yı görmek istemiştim.”

Tek kaşı havaya kalktı Claudia ona çarpan bakışları altında ürperdi. “Çalışma odama geçelim.”

Carlo onu onaylayarak Claudia’yı ardında bıraktı ve Salvatore ile merdivenlere yöneldi. Elbette Claudia’nın kendi düğün planlamasını duymaya ihtiyacı yoktu.

            Yürüyüş yapmaktan vazgeçerek kütüphanede vakit geçirmeye karar verdi. Kitapları incelediği sırada kapı açıldı ve Edoardo peşinde yirmili yaşlarında sarışın bir adamla içeri girdi. Onu görünce ikisi de duraksadı.

“Ah, Bayan Claudia burada olduğunuzu bilmiyordum.”

Claudia elindeki kitabı yerine bırakarak, “Sorun değil,” dedi. “Ben… Sadece vakit geçiriyordum.”

Adam onu incelerken hoş yeşil renkli gözleri üzerinde dolaştı. Elini uzatırken ceketinin açık olan düğmesini diğer eliyle hızlıca ilikledi. “Ben, Sean Cornwallis,” dedi.  “Büyükbabam Bay Gambino’nun avukatı bende vekâleten onu ziyarete gelmiştim.”

Claudia uzun zamandır İngilizce pratik yapmamıştı. Adamın hoş bir konuşma aksanı vardı. Elini uzatırken tane tane İngilizce konuştu. “Memnun oldum ben Claudia Angeli. Misafir olarak buradayım.” Gülerek, “Yatılı misafir,” diye açıkladı.

Sean Cornwallis’de içten bir tebessümle karşılık verdi. Edoardo hafifçe öksürüp dikkatini üzerine çektiğinde elleri birbirinden ayrıldı. “Bay Gambino sizi birazdan kabul edecek Bay Cornwallis. İçecek bir şey getirmemi ister misiniz?”

Kafasını iki yana salladı. “Teşekkür ederim. Bay Gambino’yu bekleyeceğim.” Claudia’ya dönerek, “Bana eşlik etmenizden memnuniyet duyarım.”

Claudia buna mutlu olmuştu. “Uzun zamandır İngilizce konuşmuyordum, bana bir pratik şansı tanımış olursunuz.”

“Zevkle.”

Edoardo bu durumdan pek hoşnut değilmiş gibi yanlarından ayrılırken kapıyı ardına kadar açık bıraktı. Sean’ın gözleri etrafta dolaştı. “Okumayı sever misiniz?”

“Bir manastırda yetiştim. Yani orada okumak için çok zaman vardı ve evet, severim.”

“Ne tür okursunuz?”

“Genelde dini kitaplar ama burada elime gelen her şeyi okuyorum,” derken kıkırdadı.

Sean başını salladı. “Oldukça büyük bir arşiv.” Ellerini cebine sokarak ona doğru döndü. “Buraya İtalya’dan mı geldiniz?”

Claudia genç adamı onayladı. “Evet, Sicilya’dan.”

“Bir misafir olduğunuzu söylediniz, geçici bir süre mi kalacaksınız?”

“Aslında sanırım artık New Jersey’de yaşayacağım. Aileden sayılırım.”

Sean’ın bakışlarında onu sorgulayan bir şey vardı ama rahatsız edici değildi. Sadece meraklı görünüyordu belki de kibarca sohbeti ilerletmek ve Claudia’nın pratik yapmasına yardım etmek istiyordu.

“Burada mutlu musunuz? Sicilya’yı özlemeyecek misiniz?”

“Ah, evet. Yani burada kuracağım yeni hayatın heyecanı içindeyim. Sicilya’da ki arkadaşlıklarımı özleyeceğim elbette ama kendimi tam anlamıyla oraya ait hissetmiyordum. Belki de burada doğduğum içindir.”

“Burada doğduğunuza göre siz bir Amerikalısınız.”

Claudia buna karşılık kahkaha attı. “Bir İtalyan her zaman bir İtalyandır. Bir Sicilyalı içinse her yer Sicilyadır.”

Sean kahkahasına karşılık verdi. “Sizlerle yeni çalışmaya başlamış olsam da bağlarınızdan haberdarım.”

            Yabancı bir mafya avukatıydı ve Claudia Cosa Nostra’nın kimseye güvenmediğini bilecek kadar bilinçliydi. Onun için Salvatore Gambino ile çalışmak zor olmalıydı. Yine de rahat ve kendine güvenli görünüyordu. İkisi karşılıklı güldükleri sırada Salvatore Gambino odaya girdi. Kapıyı çalma ya da varlığını belli etme gereği görmemişti.

İkisine çatık kaşlarla bakarken ve onaylamaz bakışlarla bakarken, “Sean, büyükbabanı bekliyordum,” dedi. Claudia ilk defa onun İngilizce konuştuğunu duyuyordu neredeyse aksansızdı ve sesi İtalyanca konuştuğu zamanki gibi güçlüydü.

“Üzgünüm Bay Gambino kendisi rahatsız ve vekâleten beni gönderdi.”

“Ben işlerimi vekâleten yapmam, güvenim büyükbabana ve sen çok… Tecrübesizsin.”

Sean korkmuş görünmedi onda güven veren bir şeyler vardı. “Böyle söyleyeceğinizi biliyordum Bay Gambino ama aramızda bir güven inşa etmeye başlamak zorundayız. Büyükbabam çok yaşlı ve yakında onun yerine ben geçeceğim. Yıllardır büyükbabam ile çalışıyorsunuz ve ben hakkınızda her şeyi biliyorum. Ya büyükbabamın külleri ya da ben, seçim sizin.”

Claudia onu gerçekten sevmişti. Lafını sakınmayan yapısı Salvatore tarafından hissizlikle karşılansa da aksi durumda ölmüş olacağı için bu iyi bir şeydi.

Salvatore ona bakarak, “Nişanlını geçir, Claudia,” dedi.

Claudia kibarca kovulmasına karşılık onu onayladı ve ayrılmadan önce, “Tanıştığımıza memnun oldum Bay Cornwallis,” dedi. Sean ona gülümsedi. “Bende memnun oldum Bayan Angeli.”









Yorumlar

  1. Çok güzeldi. Nasıl bittiğini anlamadım. Çok sürükleyici bir bölümdü. Emeğinize, kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Yine çok güzel ve kısaydı bana göre bölüm 🤌🫶

    YanıtlaSil
  3. Bölüm gününün pazartesi olması ve 2 gün daha beklemek çok zordu. Bölüm de su gibi aktı. Doyum olmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel😍💓😍💓😍💓😍💓😍💓

      Sil
  4. Sean'ın hikayeye ve çiftimize nasıl etki edeceğini merak ediyorum. Ondan da bir şeyler çıkar mı acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çıkar bence önemsiz olsaydı bu kadar yer verilmezdi bence ama ne çıkacak tahmin bile edemiyorum

      Sil
  5. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Ellerine emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  7. Çok güzeldi çabucak bitti

    YanıtlaSil
  8. Elinize sağlık yine çok güzel bir bölümdü☺️

    YanıtlaSil
  9. Emeklerine sağlık sevgili yazarım,🥰😍🙏❤️‍🔥

    YanıtlaSil
  10. Uzun zaman sonra ilk defa böyle kitap okuyorum harikaaa

    YanıtlaSil
  11. Merhaba yazarcım, birşey rica edicem, lütfrn e-kitap olayını düşünürmüsün, hatta bunu yaparmısın, cidden kitaplarını seviyorum ama bizim evlerimiz her sevdiğimiz kitabı alıp kütüphanemizde saklayacak kadar büyük değil, ayrıcae-kitapta tüm kitaplar her an elimin altında oluyor istediğim zaman istediğim yerde istediğim bir birini okuyabiliyorum. Ltfen bu konuyu düşünürmüsün, harikakitaplar için teşekkür ederim ❤️ ❤️

    YanıtlaSil
  12. Yazarım tüm kitaplarını okumuş biri olarak yine harika bir iş çıkartıyorsun. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. Çok güzel bir yerde bitti ellerine sağlık yazarım

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR - ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DOKTOR - ON ALTINCI BÖLÜM