DOKTOR - ON BİRİNCİ BÖLÜM
ON BİRİNCİ BÖLÜM
Beni yüreğinin
üzerine bir mühür gibi koy, kolunun üzerindeki bir mühür gibi, çünkü aşk ölüm
kadar gücüdür, kıskançlığı mezar kadar tavizsizdir.
Song of Songs 8:6
Parmakları
nemli kadınlığı boyunca kaydı en sonunda şişkin tepeciğine ulaştı. Claudia o
noktaya dokununca zevk aldığını uzun zaman önce keşfetmişti. Bu onun için bir
sır değildi Salvatore’un o noktayı bu kadar çabuk bulması tecrübeli bir adam
olmasından kaynaklandığını düşünüyordu.
Ne için olduğunu bilmeden, “Lütfen,” diye soludu.
Salvatore
ona keskin bakışlarla bakarken biraz daha yukarı kaldırıp göğsünü havuzun
dışına sıcak yaz havasına doğru çıkardı Claudia buna rağmen ürpermişti meme
başları birer tomurcuk gibi görünüyordu. Eğilip birini ağzına aldığında
çığlığını dudaklarını ısırarak bastırdı. Salvatore sertleşen meme başını
ağzının içine alıp emerken Claudia kendini istemsizce onun eline doğru
itiyordu. Ağzı kısa bir an ayrılıp diğer göğsüne geçtiğinde bir kez daha
inledi. Kalçalarının hareketi hızlanmış kadınlığını onun eline karşı
yuvarlamaya başlamıştı.
“Hiç kimse,” derken sesi bir fısıltıdan ibaretti.
“Bana böyle hissettiremez.”
Salvatore başını kaldırıp ona bakarken gözleri
neredeyse siyahtı. “Karşılaştırma şansın olmadı.” Onu okşamayı sürdürdü
dudakları dudaklarına yakın bir noktadaydı ve nefesi tenini okşuyordu.
“Biliyorum,” diye ısrar etti. “Beni öptüğünde anladım.
Boğulacağımı sandım hoşuma gitti, ölsem huzurlu bir ölüm olurdu ki o an ben
ölebilirdim, Salvatore.” Parmakları artık daha ritmikti Claudia’nın nefesi de
sözleri gibi kesik kesikti. “Carlo beni öptü.”
“Biliyorum.”
“Boğulmadım, kalbim durmadı, nabzım bile yavaşlamadı.
Ben… Ben sadece nefes almaya devam ettim. Anlıyor musun?”
Boynunu dişleyerek öptü ve Claudia başını arkaya
yaslarken ona yer açtı. “Seni yavaşça mahvediyorum.” Çenesine doğru çıktı ve
ısırdı. “Seni mahvediyorum, yavrum.”
Claudia onun dudaklarına uzanıp öptü. “Her ne
yapıyorsan devam et.”
Parmakları boynundaki haçı tutarken, “Bunu yaparsam
kefaret (İşlenen günaha karşılık tövbe
etmek için yapılan eylem ya da eylemler.) ödemen gerekmeyecek mi?” diye
sordu.
“İnançsız olduğunuzu sanıyordum?”
“Ama sen öylesin.” Gözlerinde neredeyse muzip bir
parıltı belirdi. “Kefaretini daha sonra seçeceğim.”
Claudia’nın içi heyecanla ve beklentiyle doldu. “Şimdi
boşalacaksın!” derken sesinde otoriter bir ton vardı. “Henüz tadına bakmamış
olmam kendime hâkim olduğumun kanıtı,” dedi. “Şansımızı daha fazla
zorlamamalıyız.”
Parmakları hızlanmıştı. Onu hızla ve baskıyla okşarken
Claudia kendini teslim etti. Hala anın
büyüsünün içindeyken bir ses duydu.
“Bay Gambino, efendim?”
Salvatore
hızlı ama soğukkanlı bir hareketle elbisesini düzeltip çıplak göğüslerini
örttü. Havuzun içine doğru saklanmışlardı ama bahçe ışıklandırması altında
görülebilecek kadar açıkta duruyorlardı. Yani biri rahatlıkla olanları görmüş
olabilirdi hatta Edoardo muhtemelen görmüştü. Claudia utançla kıpkırmızı
kesildi.
“Söyle, Edoardo!”
“Beklediğiniz telefon, efendim…”
Sanki kıyafetleriyle havuzda olmaları normalmiş gibi,
“Geliyorum,” dedi. “Bayan Angeli’ye ve bana havlu getirir misin?”
Edoardo bu isteği ya da durumu hiç garip bulmuş gibi
görünmeden, “Derhal,” diye yanıtladı.
Kapının ardında kaybolduğunda Claudia başını onun
omzuna gömdü. “Tanrım! Bu çok utanç verici.”
“Sorun yok. Edoardo’ya hayatımı emanet ederim.
Sırlarımı da…”
“Şimdi de kirli sırrınız mı oldum?”
Ciddi bir ifadeyle yüzüne baktı. “Claudia, sen bana
ait değilsin. Bu değişmedi.”
Claudia hayal kırıklığını belli etmemek için
gülümsedi. Bu savaşı daha kaybetmiş değildi. Onunlayken… Kısa bir an hislerini
açık ettiğini görmüştü. Claudia bu yakınlaşmadan ne kadar keyif aldıysa
Salvatore’da almıştı.
“Hayatınızın aşkı olamıyorsam en büyük günahınız
olurum.”
Salvatore
bir şey söyleyemeden Edoardo elinde tuttuğu iki havluyla yaklaştı. Gözleri yukarıdaydı
ve ikisine de bakmaktan profesyonel bir şekilde kaçındı. Salvatore önce onu
havuzdan çıkardı, kendisi de çıkıp Edoardo’dan aldığı havluyla onu sardı. Onun
için atlamadan önce sadece silahını tutan kemeri çıkarmıştı. Onu da yerden alıp
Edoardo ile uzaklaştı ve Claudia orada birkaç dakika daha kaldı.
✞✞✞
Ertesi
sabah Claudia yataktan çıkmak istememişti. Edoardo ile yüzleşmeye çekinmesi bir
yana Salvatore tarafından bir kez daha görmezden gelinmeye dayanabilir miydi
emin değildi. Dün akşam yaşadıkları şey… Öylece geçiştirilecek bir şey değildi.
Claudia yaşadığı hisleri beyninde her döndürdüğünde bütün bedeni titriyordu. Nihayet
cesaretini toplayıp giyindi ve aşağıya indi. Her sabah kahvaltısını yapmak için
yemek salonuna iniyordu bu sefer hizmetçi kızlardan biri tarafından durduruldu.
“Kahvaltınız havuz kenarında, Bayan Claudia.”
“Öyle mi?” derken kaşları kalktı. “Neden?”
“Bay Nicolo öyle istedi.”
Kız
mutfağa giden koridorda kaybolurken Claudia havuz kenarına yöneldi. Veranda da
iştah açıcı bir kahvaltı kurulmuştu, çardak onları sabah güneşinden koruyordu.
Nicolo masanın başına oturmuş tabağındakileri yerken iştahlı görünüyordu.
“Günaydın, Nico.”
“Günaydın, Claudia! Erken uyanıyorsun diye sana
sürpriz hazırlamak istedim ama ne yazık ki sen yatağından çıkana kadar her şey
soğudu.”
Claudia mutlulukla gülümseyip onun karşısına yerleşti.
Tabağını doldururken, “Teşekkür ederim,” dedi. “Her şey harika görünüyor. Çok
düşüncelisin.”
Nicolo gülümseyerek ona göz kırptı. Kahvaltılarını
yaparken ona dün gece gittiği kulüplerden, gece hayatından ve çıkan kavgadan
bahsederken bir çocuk gibi pervasızdı.
Claudia
ağzındaki lokmayı çiğnerken gözü orada daha önce görmediği korumaya takıldı.
Evin ön kısmında, kapılarda, sur gibi araziyi çevreleyen duvarlarda siyah takım
elbiseli korumalar olduğunu daha önce görmüştü ama Salvatore’un evin yani yaşam
alanının içinde koruma tercih etmediğini düşünmüştü. Arka bahçede, veranda da,
kış bahçesin de ve havuzda koruma olduğunu hiç görmemişti.
Nicolo kime baktığını anlayarak öksürdü. “Anlaşılan
abim burada eğlendiğim için başıma bir koruma dikmeye karar verdi. Havuz
koruması!”
Claudia bir yudum su içerken suçlu bir tavırla başını
iki yana salladı. “Korkarım o benim için…”
Bu
ilgi onu umutlandırmaya yetmişti. Salvatore Gambino bir kez daha havuza ‘düşmediğinden’ emin olmak için havuz
kenarında koruma görevlendirmişti. Bu kulağa aşk gibi geliyordu. Gülümsemesini
zorlukla bastırdı.
“Senin için mi, neden?” diye sordu.
Claudia sanki önemsiz bir detaydan bahsedermiş gibi omzunu
silkti. “Dün gece havuza atladım.”
Nicolo kalkık kaşlarının ardından ona baktı. “İntihar
mı ettin?!”
Gözlerini devirdi. “Elbette hayır! Sadece… Ben bir şey
denemek istedim.”
“Tatlım macera yaşamakta hiçbir sakınca görmüyorum.
Hayatta her şeyi denemek gerektiğini savunuyorum ama ölümü zaten deneyeceksin,
bırak yaşlanınca olsun.”
Claudia kıkırdamasına engel olamadı. “Ölmeye
çalışmıyordum, Nico. Zaten Bay Gambino beni havuzdan çıkardı.”
Nicolo sertçe öksürürken, “Abim?” diye sordu. “Havuza
atlayıp seni mi kurtardı?”
Claudia onu onaylarken kahvaltısına devam etti. “Kurtarmaması
mı gerekiyordu? Bu insani bir durum.”
“Salvatore Gambino’nun bir insan olduğunu düşünmen ne
kadar tatlı,” derken sesi alaycıydı.
“Onu neden sevmiyorsunuz? Sen ve Valeria?”
“Valeria’nın kendince haklı sebepleri var. Uzak
durarak ailesini koruyor. Benim abim ile bir sorunum yok ama onun benimle var.
İşe yaramaz olduğumu düşünüyor ve her hatamda beni uzaklaştırıyor. O bir Kral
ve biz sadece tebaasıyız. Ya ona itaat edersin ya da ölürsün.” Bunu söylerken
eliyle silah işareti yapıp başına dayadı ve tetiği çekip dramatik bir ses
çıkardı.
“Hala hayattasın.”
“Çünkü biz onun ailesiyiz. Bizim dünyamızda aile her
şeyden önce gelir.” Kendi kendine gülerken başını iki yana salladı. “Tanıştığın
kişi Salvatore Gambino olduğu için şanslısın canım. Çoğu kişi önce Doktor ile
tanışır.”
✞✞✞
“Doktor mu o da kim?”
“Onun namından haberin yok muydu? Bizim dünyamız Salvatore’u
öyle tanıyor.”
“Neden Doktor diyorlar?” diye sorarken merakını
gizleme gereği görmedi.
“Eskiden öyleydi. Yani bir doktordu. Bu işlere
bulaşmak ve olduğu kişi olmak zorunda kalmadan önce.”
Claudia şaşkınlıkla açılan ağzını
kapatamadı. Salvatore… O bir doktor muydu? Onu hiç normal bir meslekte
düşünemiyordu. Belki bir iş adamı ama asla daha farklı biri değil. Hele bir
doktor hiç değil… Can kurtarırken bir anda neden can almayı seçmişti? İşte bu
yüzden ona çekiliyordu onda cevaplanmayan pek çok soru, sırlarla ve
deneyimlerle dolu bir hayat vardı.
Claudia meraklı sorularına devam edeceği sırada
Edoardo yanlarına geldi. “Bayan Angeli, Bay Carlo burada sizinle görüşmek
istiyor.”
Claudia, Edoardo ile göz temasından kaçırarak, “Buraya
gelebilir,” dedi. Daha sonra Nicolo’ya baktı. “Senin için sakıncası var mı?”
Nicolo omuzlarını silkti. “Sonuçta benim kuzenim
elbette onunla oturup kahvaltı yapabilirim. Yani o bana katlanabilirse...”
Edoardo başını sallayıp yanlarından ayrıldıktan kısa
bir süre sonra Carlo havuz kenarına geldi. Açık renk hoş bir takım giyiyordu,
açık mavi gömleğine kravat takmamıştı ve yakası açıktı. Oldukça hoş
görünüyordu.
“Günaydın,” derken sesi samimi olsa da bir rahatsızlık
hissettiği anlaşılıyordu. Claudia bu rahatsızlığın Nicolo’dan kaynaklandığını
biliyordu ama neden Salvatore ve Carlo’nun ondan hoşlanmadığını anlayamıyordu.
Düzene karşı çıkıyor olmasından ve hayatını istediği gibi yaşadığı için miydi?
Bunun nesi kötüydü?
Nicolo sahte bir neşeyle, “Günaydın, kuzen!” diye
şakıdı.
“Senin de burada olman ne hoş Nicolo anlaşılan abini
hala kızdırmamışsın.”
“Daha yeni geldim, herkes bir süre daha bana tahammül
etmek zorunda.”
Claudia gerginliğe son vermek için Carlo’yu masaya
davet etti. “Biz de kahvaltı yapıyorduk, Carlo. Bize katılsana.”
Carlo, Claudia’nın yanına otururken nazikçe gülümsedi.
“Teşekkür ederim Claudia, bu sabah yine çok hoş görünüyorsun. Amerika’nın
havasına alışabildin mi?”
“Ah, evet burada her şey harika, şehri keşfetmek için
sabırsızlanıyorum.”
Carlo hafifçe öksürdü. “Karı koca olmamıza sadece
birkaç hafta kaldı. Sonra nereyi gezmek istiyorsan seni götürürüm.” Hizmetçi
kızlardan biri Carlo’ya hızla servis açtı ve bardağına kahve doldurdu.
“Nişanlınla vakit geçirmek için sık sık buraya gelmen
ne tatlı,” Nicolo’nun sesindeki alay oldukça hissedilirdi.
“Aslında ben Bay Gambino ile konuşmak için sözleştim
ve biraz erken gelip Claudia’yı baş başa görürüm diye düşünmüştüm.” Carlo’nun
kibarlaştırmaya çalıştığı kaba söyleme Nicolo alınmış gibi görünmedi ağzına
biraz meyve attı.
“Bay Gambino ile ne hakkında görüşeceksiniz?” Claudia
merakına engel olamadı.
Carlo kocaman bir gülümsemeyle uzanıp elini tuttu. “Düğünümüz
hakkında elbette. Yakın zamanda aileler arasında bir planlama yapmamız
gerekiyor. Sade bir nikâh benim ailemi mutlu etmeyecektir. Bir düğün olmalı.
Tabi bunları seninle de paylaşacaktım.”
Claudia gözlerini devirmemek için kendini zor tutarak
gülümsemesine karşılık verdi. “Sanırım aileler karar verdikten sonra beni
haberdar edecektin, değil mi? İkimizin düğünü hakkında…”
Carlo mahcubiyetle gözlerini kaçırdı. “Uymamız gereken
kurallar var yakında alışırsın.”
Nicolo ellerini havaya kaldırıp oturduğu yerden
kalktı. “Çift tartışması nefret ederim. Benden bu kadar.” Hiçbir çekince
duymadan tişörtünü çıkarıp sandalyede bıraktı ve şortuyla havuza doğru
ilerledi.
Carlo arkasından bakarken, “Siz ikiniz yakın
görünüyorsunuz?” dedi.
Bu bir tespit miydi yoksa cevap vermesi gereken bir
soru muydu emin olamayan Claudia, “Evet,” diye onayladı. “Nicolo anlaşması
kolay, eğlenceli biri.”
Soğuk ve sinirli bir tavırla güldü. “Elbette öyledir.
Bu onun taktiği… Her kadınla şansı olduğunu düşünür ve hayatı ciddiye almaz.”
“Senin onunla kişisel bir sorunun mu var?”
“Hayır, Sadece aile toplantılarında ona katlanıyorum
hepsi bu. O ise sanırım asla ailenin başı olamayacağı için beni kıskanıyor.” Claudia
hafifçe başını salladı. “İkinizin aynı çatı altında olması bana sakıncalı
geliyor.”
“Ne bakımdan?”
“Onun kadar çapkın, flörtöz bir adamla senin gibi
güzel ve genç bir kadın bir şeyi ima etmeye çalışmıyorum ama bundan hoşlanmıyorum.”
Claudia şaşkınlığa karışık öfkeyle, “Bay Gambino da
burada yaşıyor,” dedi. “Onun içinde aynı şeyi mi düşünüyorsun?”
Gülerken kahvesinden bir yudum aldı. “Elbette hayır,
Bay Gambino senin baban sayılır, yasal vasin ve bunca yıldır yetiştirilmeni
sağladı.”
Claudia neredeyse kahkahalara boğulacaktı. Aralarında
olanları bir bilseydi… Ki öğrenecekti. Yüzünün alacağı şekli merak ediyordu.
Carlo ve ailesi ne plan yaparsa yapsın bu evlilik gerçekleşmeyecekti. Salvatore
buna izin vermeyecekti.
✞✞✞
Carlo
ile havuz başı kahvaltısından kalkan Claudia onunla birlikte isteksizce
yürüyüşe çıkmak üzereyken Salvatore Gambino’nun arabası malikânenin önünde
durdu. Korumalardan biri kapısını açtı ve o tüm heybetiyle arabadan indi. Carlo
eğer ona bakıyor olsaydı yüzündeki hayranlığı netçe görebilirdi.
Onlara doğru yürürken bakışları ikisinin arasında
geziniyordu. Carlo’ya bakarak, “Sözleştiğimiz saatten erken gelmişsin?” dedi.
Carlo hafifçe başını eğdi. “Evet, efendim. Ben Claudia’yı
görmek istemiştim.”
Tek kaşı havaya kalktı Claudia ona çarpan bakışları
altında ürperdi. “Çalışma odama geçelim.”
Carlo onu onaylayarak Claudia’yı ardında bıraktı ve
Salvatore ile merdivenlere yöneldi. Elbette Claudia’nın kendi düğün
planlamasını duymaya ihtiyacı yoktu.
Yürüyüş
yapmaktan vazgeçerek kütüphanede vakit geçirmeye karar verdi. Kitapları
incelediği sırada kapı açıldı ve Edoardo peşinde yirmili yaşlarında sarışın bir
adamla içeri girdi. Onu görünce ikisi de duraksadı.
“Ah, Bayan Claudia burada olduğunuzu bilmiyordum.”
Claudia elindeki kitabı yerine bırakarak, “Sorun
değil,” dedi. “Ben… Sadece vakit geçiriyordum.”
Adam onu incelerken hoş yeşil renkli gözleri üzerinde
dolaştı. Elini uzatırken ceketinin açık olan düğmesini diğer eliyle hızlıca
ilikledi. “Ben, Sean Cornwallis,” dedi. “Büyükbabam
Bay Gambino’nun avukatı bende vekâleten onu ziyarete gelmiştim.”
Claudia uzun zamandır İngilizce pratik yapmamıştı.
Adamın hoş bir konuşma aksanı vardı. Elini uzatırken tane tane İngilizce
konuştu. “Memnun oldum ben Claudia Angeli. Misafir olarak buradayım.” Gülerek, “Yatılı
misafir,” diye açıkladı.
Sean Cornwallis’de içten bir tebessümle karşılık
verdi. Edoardo hafifçe öksürüp dikkatini üzerine çektiğinde elleri birbirinden
ayrıldı. “Bay Gambino sizi birazdan kabul edecek Bay Cornwallis. İçecek bir şey
getirmemi ister misiniz?”
Kafasını iki yana salladı. “Teşekkür ederim. Bay
Gambino’yu bekleyeceğim.” Claudia’ya dönerek, “Bana eşlik etmenizden memnuniyet
duyarım.”
Claudia buna mutlu olmuştu. “Uzun zamandır İngilizce
konuşmuyordum, bana bir pratik şansı tanımış olursunuz.”
“Zevkle.”
Edoardo bu durumdan pek hoşnut değilmiş gibi
yanlarından ayrılırken kapıyı ardına kadar açık bıraktı. Sean’ın gözleri
etrafta dolaştı. “Okumayı sever misiniz?”
“Bir manastırda yetiştim. Yani orada okumak için çok
zaman vardı ve evet, severim.”
“Ne tür okursunuz?”
“Genelde dini kitaplar ama burada elime gelen her şeyi
okuyorum,” derken kıkırdadı.
Sean başını salladı. “Oldukça büyük bir arşiv.”
Ellerini cebine sokarak ona doğru döndü. “Buraya İtalya’dan mı geldiniz?”
Claudia genç adamı onayladı. “Evet, Sicilya’dan.”
“Bir misafir olduğunuzu söylediniz, geçici bir süre mi
kalacaksınız?”
“Aslında sanırım artık New Jersey’de yaşayacağım.
Aileden sayılırım.”
Sean’ın bakışlarında onu sorgulayan bir şey vardı ama
rahatsız edici değildi. Sadece meraklı görünüyordu belki de kibarca sohbeti
ilerletmek ve Claudia’nın pratik yapmasına yardım etmek istiyordu.
“Burada mutlu musunuz? Sicilya’yı özlemeyecek misiniz?”
“Ah, evet. Yani burada kuracağım yeni hayatın heyecanı
içindeyim. Sicilya’da ki arkadaşlıklarımı özleyeceğim elbette ama kendimi tam
anlamıyla oraya ait hissetmiyordum. Belki de burada doğduğum içindir.”
“Burada doğduğunuza göre siz bir Amerikalısınız.”
Claudia buna karşılık kahkaha attı. “Bir İtalyan her
zaman bir İtalyandır. Bir Sicilyalı içinse her yer Sicilyadır.”
Sean kahkahasına karşılık verdi. “Sizlerle yeni
çalışmaya başlamış olsam da bağlarınızdan haberdarım.”
Yabancı
bir mafya avukatıydı ve Claudia Cosa
Nostra’nın kimseye güvenmediğini bilecek kadar bilinçliydi. Onun için
Salvatore Gambino ile çalışmak zor olmalıydı. Yine de rahat ve kendine güvenli
görünüyordu. İkisi karşılıklı güldükleri sırada Salvatore Gambino odaya girdi.
Kapıyı çalma ya da varlığını belli etme gereği görmemişti.
İkisine çatık kaşlarla bakarken ve onaylamaz
bakışlarla bakarken, “Sean, büyükbabanı bekliyordum,” dedi. Claudia ilk defa
onun İngilizce konuştuğunu duyuyordu neredeyse aksansızdı ve sesi İtalyanca
konuştuğu zamanki gibi güçlüydü.
“Üzgünüm Bay Gambino kendisi rahatsız ve vekâleten
beni gönderdi.”
“Ben işlerimi vekâleten yapmam, güvenim büyükbabana ve
sen çok… Tecrübesizsin.”
Sean korkmuş görünmedi onda güven veren bir şeyler
vardı. “Böyle söyleyeceğinizi biliyordum Bay Gambino ama aramızda bir güven
inşa etmeye başlamak zorundayız. Büyükbabam çok yaşlı ve yakında onun yerine
ben geçeceğim. Yıllardır büyükbabam ile çalışıyorsunuz ve ben hakkınızda her
şeyi biliyorum. Ya büyükbabamın külleri ya da ben, seçim sizin.”
Claudia onu gerçekten sevmişti. Lafını sakınmayan
yapısı Salvatore tarafından hissizlikle karşılansa da aksi durumda ölmüş
olacağı için bu iyi bir şeydi.
Salvatore ona bakarak, “Nişanlını geçir, Claudia,”
dedi.
Claudia kibarca kovulmasına karşılık onu onayladı ve
ayrılmadan önce, “Tanıştığımıza memnun oldum Bay Cornwallis,” dedi. Sean ona
gülümsedi. “Bende memnun oldum Bayan Angeli.”






💕
YanıtlaSilYeni bolummmm
SilÇok güzeldi. Nasıl bittiğini anlamadım. Çok sürükleyici bir bölümdü. Emeğinize, kaleminize sağlık.
YanıtlaSilYine çok güzel ve kısaydı bana göre bölüm 🤌🫶
YanıtlaSilBölüm gününün pazartesi olması ve 2 gün daha beklemek çok zordu. Bölüm de su gibi aktı. Doyum olmuyor.
YanıtlaSilÇok güzel😍💓😍💓😍💓😍💓😍💓
SilSean'ın hikayeye ve çiftimize nasıl etki edeceğini merak ediyorum. Ondan da bir şeyler çıkar mı acaba?
YanıtlaSilÇıkar bence önemsiz olsaydı bu kadar yer verilmezdi bence ama ne çıkacak tahmin bile edemiyorum
SilEmeğinize sağlık.
YanıtlaSilEllerine emeğine sağlık
YanıtlaSilÇok güzeldi çabucak bitti
YanıtlaSilElinize sağlık yine çok güzel bir bölümdü☺️
YanıtlaSilEmeklerine sağlık sevgili yazarım,🥰😍🙏❤️🔥
YanıtlaSilUzun zaman sonra ilk defa böyle kitap okuyorum harikaaa
YanıtlaSilMerhaba yazarcım, birşey rica edicem, lütfrn e-kitap olayını düşünürmüsün, hatta bunu yaparmısın, cidden kitaplarını seviyorum ama bizim evlerimiz her sevdiğimiz kitabı alıp kütüphanemizde saklayacak kadar büyük değil, ayrıcae-kitapta tüm kitaplar her an elimin altında oluyor istediğim zaman istediğim yerde istediğim bir birini okuyabiliyorum. Ltfen bu konuyu düşünürmüsün, harikakitaplar için teşekkür ederim ❤️ ❤️
YanıtlaSilYazarım tüm kitaplarını okumuş biri olarak yine harika bir iş çıkartıyorsun. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilÇok güzel bir yerde bitti ellerine sağlık yazarım
YanıtlaSil