DOKTOR - ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Düşmanlarınızı
sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenleri kutsayın, size
kötü davrananlar için dua edin.
Luke 6:27-28
Onun
önünde tamamen savunmasız bir şekilde oturuyordu. Kendinde olmadığının
farkındaydı çok fazla içmiş görünüyordu bakışlarındaki o korkutucu canlılık
yerini dingin sayılabilecek bir öfkeye bırakmıştı belki de arzuydu. Claudia
için hiçbir şeyin önemi yoktu. Sadece yakınlık arıyordu. Ayaklarını oturduğu
sandalyenin iki yanından aşağıya sarkıtarak bacaklarının arasına yerleşti.
Güçlü elleri hala belindeydi ve Claudia onun dokunuşu altında bir kuş gibi titriyordu.
“Titriyorsun,” diye duyurdu. Sesi kısıktı bakışları
üzerindeydi. Sanki korkup korkmadığını tartıyordu. “Beni baştan çıkarmak için
bu halde peşime düşüyorsun, boyundan büyük laflar ediyorsun ama sana dokununca
titriyor musun, yavrum?”
O küçük sevgi sözcüğü bütün bedenini titretti. “Bu…
Heyecandan,” diye fısıldadı. “Korkmuyorum.”
Şeytanca gülümsedi. “Korkmuyorsun öyle mi? Bence bunu
söylemek için çok erken.”
“Korkmuyorum,” diye tekrarlarken kararlı göründüğünden
emin oldu. “Nasıl bir canavar olursan ol seni yine seveceğim.”
Ne olduğundan emin olamadığı bir duyguyla dondu.
Belindeki elleri sertleşti. “Bu söyleyebileceğin en yanlış şeydi.”
“Neden?”
Elleri
karnına dokundu. Geceliğin incecik kumaşından ellerinin sıcaklığını ve
neredeyse verdiği pürüzlü hissi algılıyordu. Göğüs uçları hızla sertleşirken
başı geriye doğru düştü. Bacaklarını daha geniş açtı içinde çamaşır yoktu
ayrılan bacaklarının arasına nereden geldiğini bilmediği bir hava akımı
süzüldü. Parmakları çıplak bacaklarında gezindi uyluklarında duraksadı ve
Claudia başını kaldırıp ona baktığında gözlerinin neredeyse siyah olduğunu fark
etti. Bir hamle yapması gerektiğini hissediyordu bu yüzden geceliğinin
askılarını tutup indirdi ve göğüslerini açığa çıkardı. Salvatore göğüslerine
uzun süre açlıkla bakarken parmakları uyluğunu sıkıyordu. Nihayet ona dokunmak
için uzandı. Büyük elleri içine oturan göğüsleri birbirine uyan parçalar gibi
eşleşmişti. Beyaz ve yumuşak tenine karşı onun eli koyu renkli, sert,
erkeksiydi. O kadar muhteşem bir şekilde seksi görünüyordu ki Claudia bunu
düşünerek bile doruğa ulaşabilirdi.
“Çok gençsin.”
“O kadar da değil.” İkisi de büyülenmiş gibi
Salvatore’un elinin olduğu yere bakıyordu.
“Sen bir bebeksin, Claudia. Şuna bak… İki katından
daha yaşlıyım. Ellerimin tenindeki duruşunu görüyor musun?”
Claudi nefes nefese, “Evet,” diye yanıtladı.
“Mükemmel.”
“Ben öyle söylemezdim.”
“Artık bir kadın olduğum konusunda hemfikir olduğumuzu
düşünüyordum, dün gece bana dokunurken neredeyse aynı yaştaydık.”
Söylediği karşısında güldü. Büyük elleri göğüslerini
yumuşakça yoğuruyordu. Sıcak ve heyecan yüzünden Claudia’ın göğüslerinin ortası
ve boynu terlemeye başlamıştı.
“Neden?” derken soruyu kendi kendine soruyor gibiydi.
“Olduğun kişi olmaman gerekiyordu.”
Masada poposunu ona doğru kaydırıp daha uca oturdu
göğüsleri ile onu neredeyse yüz yüze bırakmıştı. “Sizden korkmam, odadan
çıkmamam ve itaat etmem mi gerekiyordu?”
“Sıradan bir genç kız olman gerekiyordu. Her şeyi
zorlaştıran bir baş belası olmamalıydın.”
Claudia hafifçe güldü. “Tek yaptığım size âşık
olmaktı.”
“Bana âşık olmanı sağlayacak ne yaptım?”
Bu zor bir soruydu. Kendine bile açıklayamıyordu.
Sadece olmuştu… Uzun süre sessiz kaldı. Böyle ateşli bir anda bu duygusal
konuşmayı yapmak istemiyordu.
“Sadece sizi gördüm.” Ona boş bakışlarla bakarken
derin bir nefes aldı. “Bir insana âşık olmak için onun var olduğunu bilmek
yeterlidir. Siz vardınız ve ben de sizin için vardım.”
“Claudia,” diye soludu. Sesi kulağa acılı bir inleme
gibi gelmişti. Göğüslerindeki tutuşu sertleşti.
“Bana benden ne istediğini söyle.”
Claudia ne kadar açık olması gerektiğinden emin
olamıyordu. Onu istiyordu ama bunu yanlış şekilde ifade ederse onu kaçıracağını
da biliyordu.
Salvatore başını iki yana sallarken ellerini geri
çekti. “Ne istediğini bilmiyor musun?”
Sevilmek istiyordu, tıpkı onu sevdiği gibi sevilmek
istiyordu. Fakat bu duygunun istenmemesi gerektiğini de biliyordu. Aşk
istenmezdi.
Bunun yerine şehvete tutunmaya karar verdi. Ondan
alacağı her şeyi istiyordu. “Dokunun bana. Teninizi tenimde hissetmek
istiyorum.”
✞✞✞
Çenesini
kavrayıp onu öpmek için kendine çektiğinde Claudia’nın soluğu kesildi. Öpücük
çok sertti, onu dişleyerek dudakları dudaklarının içine hapsetti. Tek bir
hamleyle kalçalarını kavrayıp kucağına oturmasını sağladı. Bacakları iki yana
açıldı çıplak kadınlığı kumaş pantolonuna değiyor, meme uçları gömleğine
yaslanıyordu. Ellerini omuzlarına koymuş tecrübeli öpüşüne karşılık vermeye
çalışıyordu. Salvatore ellerini geceliğinin altına kaydırıp çıplak kalçalarını
avuçladı ve Claudia başka temasların peşindeydi. Kalçalarını hafifçe yukarı
aşağıya doğru sallayıp kendini onun pantolonuna sürtüyordu. Hissettiği sertlik
doğru noktada olduğunu söylese de aralarında hala bir kumaş bariyeri vardı.
“Hissetmek istiyorum, her şeyi,” diye fısıldadı sesi
kulağa histerik geliyordu. “Nabzınızı, üstümde veya altımdaki varlığınızı,
tenlerimizin birbirine geçmiş bir halde nasıl hissettireceğini merak ediyorum.
Sizinki ve benimki…”
Geceliğini beline kadar sıyırmıştı elleri sırtında
geziniyor, göğüslerini okşuyor, saçlarında dolaşıyordu. Claudia öpüşleri
arasında nefesini düzenlemeye çalışıyordu. Onun sertleşmiş erkekliğine
sürtünmeye devam ederken bedeni ateş gibi yanıyordu.
“Bacaklarımın arasında çok güzel hissettiriyor,
çıplakken nasıl hissettireceğini merak ediyorum. İçimde-.”
Salvatore parmağını dudaklarını götürüp onu susturdu.
Yüzü kızarmış solukları kesik kesikti. “Bekâretini alamam.”
“Neden?”
“Çünkü bu her şeyi karmaşıklaştırır Claudia o bana ait
değil.”
Claudia sessiz kaldı belki kendince ‘onurlu’ davranmaya çalışıyordu ama
Claudia onu ilk gördüğü andan beri Salvatore Gambino’ya aitti.
“O halde seninle sınıra yaklaşmak istiyorum. Hala
bizim sırrımız olabilecek noktaya kadar.”
“Kendime o kadar güvenmiyorum. Sen… Melek gibi görünen
dişi bir iblissin, küçük kız.”
Claudia bunu bir iltifat olarak kabul etti. Salvatore
istediği gibi o sert duvarları önüne çekebilirdi ama o da aynı şekilde arzu
duyuyordu. “Her şey zaten yeterince karmaşık bence biraz daha karıştırmamızda
sakınca yok.”
Onu bir kez daha öpmek için uzandığında Salvatore geri
çekildi. Claudia yine duvarların ardında kaldığını düşünürken ona şeytani
bakışlarla baktı. “Seni öpeceğim yavrum ama dudaklarından değil.”
Hiç zorlanmadan tek hamleyle masaya
oturmasını sağlamıştı. Bu sefer bacaklarını yukarı topladı ve geriye doğru
yatana kadar eliyle karnına bastırdı. Claudia sertçe yutkunurken bir sonraki
adımı bekliyordu. Onunla ne yapmayı planlıyordu? Geceliği sıyırıp onu tamamen
açıkta bıraktığında dudaklarından bir şaşkınlık nidası döküldü. Elleri
uyluklarını kavrayıp onu kendini açmaya teşvik etti ama Claudia bu yeni
yakınlık karşısında ne yapacağını bilemiyordu. Uyluklarını öpmeye başladığı
anda başı masadan kalktı bütün bedeninde ani bir elektrik akımı geziniyordu.
Dudakları yavaşça yön değiştirdi. Bu olamazdı, değil mi?
Dudakları ilk öpücüğü kadınlığına kondururken
şaşkınlıkla, “Bu yapılabilir mi?” diye sordu.
Gülüşünün yankısını işitti. “Kilise ortaçağda
onaylamazdı, küçük kız ama ben amını yemek istiyorum. Ortaçağda olmamamız iyi
bir şey.”
Claudia’nın nefesi kesildi. Salvatore onu
lezzetli bir yemeğin tadına bakarmış gibi acele etmeden yalıyor, emiyordu.
Dilinin her darbesi içinde volkanlar yaratıyordu. O küçük tomurcuğun ne
yaptığını dokunarak keşfetmişti ama onun dili ve dudakları! Yüce Tanrım! Arkadaşlarının bu konu
hakkında hiçbir şey söylemediklerine inanamıyordu. Belki de bilmiyorlardı.
İçinde yükselmeye başlayan coşku onu delirtiyordu.
“Salva!” diye inledi.
“Bu şekilde inlemeye devam edersen, seni öldürdüğümü
düşünecekler yavrum.”
“Beni öldürüyorsun,” diye haykırdı.
“Cennete gitmeye hazır mısın?”
Claudia sadece başını salladı.
Salvatore’un bir parmağı tehlikeli bir şekilde girişindeydi. Parmağının ucuyla
yavaşça o noktayı açıyor ve bu Claudia’yı çıldırtıyordu. Kendini ona vermek
istiyordu, onu almasını istiyordu. Ona sakladığı şeyi onunla paylaşmak
istiyordu.
“Şimdi tadını almama izin ver Claudia, boşal.”
Claudia sarsılırken elleri Salvatore’un saçlarını
avuçladı. Bütün bedeni ani bir zevk girdabına kapılmıştı. Kasılan her bir kası
o hissi tutmak için çabalıyordu.
Nihayet sakinleştiğinde Salvatore’un açlıkla onu
seyrettiğini gördü. Yavaşça toparlanıp ona baktı. Pantolonu daha gergindi.
“Rahatlaman için ne yapabilirim. Öğret bana.”
Dişlerinin arasından keskin bir soluk çıktı. “Çok
tehlikeli şeyler söylüyorsun.”
Claudia, “Lütfen,” diye ısrar etti. Masadan inerek
yanında durdu. Elleri kucağına gitti ve sertleştiği noktaya doğru uzandı.
Salvatore ellerini sertçe kavradı ama geri çekmek yerine sertliğinin üzerine
bastırdı. Claudia’yı dokunması için teşvik etti.
“Daha fazla Salva, lütfen. Sana ulaşmam için izin
ver.”
Alkolün ya da arzunun sisiyle karşı
koymadı. Pantolonunun düğmesini açıp erkekliğini ortaya çıkardı. Claudia’nın
kesilen soluğu hızlı bir merak ve keşfetme arzusuna dönüştü. Karnına doğru
yaslanan sertliğinin belirgin damarlarının ürkütücü ama aynı zamanda heyecan
uyandıran bir görüntüsü vardı.
“Korkup geri çekilmek için çok geç, küçük kız,” diye
fısıldarken ellerini tutup sertliğinin üzerine yerleştirdi. Avuçlarının
arasındaki hissi sert, sıcak ama aynı zamanda ipek kadar yumuşaktı. Avuçlarını
bırakmadan hareketi ona öğretti. Yavaşça aşağı ve yukarı…
“Biraz daha sıkı tut.” Claudia söylediğini yaptığında
Salvatore ellerini çekti. Claudia gözlerini ayırmadan onu aynı ritimde okşamayı
sürdürdü. Salvatore saniyeler sonra kalçalarını dokunuşuna doğru itmeye
başlamıştı, erkeksi hırıltıları kulağa hayvani geliyordu. Claudia onun o andaki
savunmasız, kontrolsüz halinden büyülenmişti. Onu bu hale getiren kendisiydi.
Salvatore “Beni öldürüyorsun,” diye fısıldarken
Claudia her zamankinden daha canlı hissediyordu. Avuçları sıcak, beyaz, yapışan
sıvıyla kaplandığında bakışları çarpıştı. İkisi de artık hiçbir şeyin eskisi
gibi olmayacağını biliyordu.
✞✞✞
1 HAFTA SONRA
Salvatore onu o gece odasına gönderirken bir kez daha
öpmüştü. Claudia her şeyin farklı olacağını düşünmüştü. Farklı olmalıydı.
Paylaştıkları o an… O kadar gerçek, yasak ve haz doluydu ki… Fakat ertesi sabah
Salvatore’un tek kelime etmeden bir ‘iş
gezisine’ gittiğini öğrenmişti. Bir hata yaptık konuşmasını bile ortadan
tamamen kaybolmasına tercih ederdi. Öfkesi her geçen gün büyürken Carlo iki
defa onu ziyaret etmiş, düğün ayrıntılarından bahsetmişti. ‘Bay Gambino’ ile konuşmaları neticesinde nikâhları üye oldukları
kilisede kıyılacaktı. Ardından düğünleri Gambino malikânesinde yapılacaktı. Bay
Gambino bu lütufla onları şımartmıştı. Özenle seçilen, seçkin ve az sayıdaki
davetliye düğünden bir hafta önce gönderilecekti. Düğün yemekleri klasik
İtalyan mutfağından seçilecek, düğünde yaz çiçekleri kullanılacaktı.
Claudia’nın nedimeleri görümcesi ve
Carlo’nun uzaktan kuzenleri olacaktı. Yaz çiçeği renkleri olan pembe ve turuncu
nedime elbiseleri giyeceklerdi. Claudia’nın gelinliği için özel bir gelinlikçi
ile çalışacaklardı ve ekip birkaç gün içinde ölçülerini almak için onu ziyaret
edeceklerdi. Carlo her ziyaretinde bunun gibi pek çok sinirini bozan ama
gülümsemek zorunda kaldığı ayrıntıdan bahsetmişti. Neredeyse Salvatore’un bu
evliliğe engel olmayacağını düşünmeye başlamıştı. Carlo’nun onu boğan ikinci
ziyaretinin ardından karanlık bir tablo üzerinde çalışırken Nicolo çatı katına
gelip şövalesinin tam önünde dikildi.
“Keyifli görünüyorsun.” Claudia gözlerini devirdi.
“Carlo’nun sadece benim sinirimi bozduğunu düşünürdüm yalnız olmadığıma sevindim.”
“Tek düşündüğü o aptal düğün!”
Nicolo kahkaha attı. “Ne heyecanlı bir gelin!” Yanına
gelerek resme baktı. Bir cehennem tasviriydi. “Düğününü mü resmediyorsun?”
“O kiliseyi ateşe verip sonsuza kadar cehennemde
kalsam bile bu düğünün olmasına izin vermeyeceğim.”
“Moralini bozmak istemem, Claudia ama abim için bu
düğün bir iş anlaşması ve iş anlaşmaları konusunda oldukça katıdır.”
Elinde tuttuğu fırçayla ona doğru dönerken, “Bunca yıl
bir manastırda yanlış adamla evlenmeyi beklemedim,” dedi.
Nicolo merakla, “Doğru adam kim?” diye sordu.
“İstediğim beyaz atlı prens değil. İstediğim kötü
kalpli kral.”
Nicolo’nun gözleri şaşkınlıkla irileşirken, “Siktir,”
dedi. “Ciddi olamazsın?” Claudia onu yanıtsız bırakıp resme geri döndü. Bolca
siyah ve kırmızı karıştırmıştı. “Âşık olduğun adam abim olamaz değil mi? Yani…
Olamaz.”
“Neden olmasın?” derken sesi öfkeliydi ama öfkesi ona
değildi.
“Tanrı aşkına!” Kahkahasını engellemeye çalıştı.
“İkiniz arasında hissettiğim o şey… Aşk mıydı? Yani başından beri… Yaşlı piç,
seninle flörtleşiyor mu?”
Claudia omzunu silkti. “Daha çok kaçıyor.”
Ellerini havaya kaldırdı. “Dur bir dakika onun peşinde
mi koşuyorsun?”
“Elde etmeye çalışıyorum diyelim.” Bir kez daha yüzüne
baktı. “Beni neden istemiyor? Yüksek standartlarına mı uygun değilim? Yeterince
iyi ya da güzel ya da akıllı mı değilim?”
“Fazla genç, iyi, akıllı ve güzel olduğun için
olabilir. Salvatore yıllardır bir insan gibi yaşamıyor. O kendisini aileye ve
aile işlerine adamış bir capo.” Derin bir soluk alırken düşünceliydi söylemek
üzere olduğu şeyi söylemek istemiyormuş gibi rahatsızdı. “Diğer yandan sen Laura
ve Luigi Angeli’nin kızısın. Özellikle annen…”
Sözlerine devam etmedi. Claudia, “Annem?” diye
üsteledi. “Annem yıllar önce öldü. Ölüsünden ve hatta onu neredeyse hiç tanımayan
kızından nefret etmenizin nedeni ne? Evet, babanızın metresiydi ve onunla
evlendi. Her karı koca birbirine ihanet edebilir burada nefret edilmesi gereken
tek kişi neden annem?”
Nicolo sanki bu basit bir konuymuş gibi omuz silkti.
“Baban Morello ailesi için çalışıyor yani bizim en büyük düşmanımız.”
“Yılda sadece bir veya iki defa gördüğüm babam o da
asla baş başa değil… Bir casus olduğumu mu düşünüyor?” derken soruyu kendi
kendine sordu. “O zaman beni neden kuzeniyle evlendirmeye çalışıyor?”
“Bu soruların cevapları bende değil. Ona seninle
evlenebileceğimi söylemiştim Carlo’dan daha iyi bir tercih olabilirdim en
azından eğlenirdik.” Sesindeki alay Claudia’yı güldürdü.
“Bunu muhtemelen Bay Gambino’yu kızdırmak için
söylemişsindir.” Ona göz kırparak bunu doğruladı. “Peki, yanıtı ne oldu?”
“Senin için yaşlı olduğumu söyledi.” İkisi de
kahkahalara boğuldu.
✞✞✞
Ondan
tek bir haber alamadığı bir haftanın sonunda nihayet dönmüştü. Çatı katının
penceresinden akşam karanlığında parlayan arabasının ışıklarını görmek içinde
heyecandan havalanan kelebekler yaratmış olsa da aşağıya onu görmek için koşmak
gibi aptalca bir hamle daha yapmamaya kararlıydı. Sakinliğini koruyacak ve bu
sefer onun gelmesini bekleyecekti.
Bir
saat sonra çatı katına çıkan merdivenlerde güçlü ayak sesleri duydu. Sessiz
olmaya çalışsa da Claudia bu adımların ona ait olduğunu biliyordu çünkü
kalbiyle aynı sesle yankılanıyordu. Sertçe yutkunurken sakinliğini korudu ve dikkatini
çalışmasına odakladı.
Salvatore ilerideki kolona yaslanmış onu seyrederken
Claudia o yokmuş gibi davranıyordu. Kafasını kaldırıp bir kez bile olduğu yöne
bakmamıştı. Fakat parfümünün kokusunu ve odada yarattığı o enerjiyi duyuyordu.
Nihayet, “İyi akşamlar Claudia,” diyerek onu selamladı.
Claudia
hafifçe kafasını kaldırıp olduğu yere baktı. Lacivert takım elbisesi içindeydi
ve akşamın bu saati olmasına rağmen gömleğinde tek bir kırışıklık görünmüyordu.
Sinir bozucu derecede kusursuz görünüyor olması onu hayran bırakan bir diğer
özelliğiydi. Oysa Claudia’nın rahat etmek için giydiği bol keten gömlek boya
lekeleri ve kırışıklıklar ile doluydu. Uzun eteği de boya lekelerinden nasibini
almıştı, eteğin önündeki cepler fırçalar ile doluydu.
“İyi akşamlar, Bay Gambino. Bu ziyaretinizi neye
borçluyum.”
Eli çenesinde gezindi ve ağır adımlarla ona doğru
yürüdü. “Yine beni şeytan olarak mı resmediyorsun?”
Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. “Hayır, bu sefer
değil. Onlardan çok yaptım.”
Kalkık kaşlarının ardından, “Bakabilir miyim?” diye
sordu.
Hafifçe başını salladığında yanına gelip bir adım
arkasında durdu. Resim hakkında ne düşündüğü umurunda değildi bu yüzden yüzüne
bakmadan tabloya biraz daha kan ekledi.
“Bir genç kızın hayal ettiği düğünün bu olacağını
sanmıyorum,” derken sesinde minik bir kinaye vardı.
Düğün
tablosunu yapmaya dün başlamıştı. Aydınlık bir kilise şapeli, beyaz çiçekler,
beyaz giyinen davetliler ve beyaz gelinliği kilisenin koridoruna kadar uzanmış
bir gelin. Böyle düşünüldüğünde kulağa harika bir düğün resmetmiş gibi
görünebilirdi ama bütün konuklar kanlar içindeydi, kimisi yerde, koridordaydı. Boğazı
kesilen damat yerde yatıyordu ve nedimelerin kanları gelinin üzerine
sıçramıştı.
“Benim düğünümün bana hissettirdiği bu.”
Uzun süre sessiz kaldı ağır nefes sesini
duyabiliyordu. “Anlaşılan Carlo seni düğünün detayları hakkında bilgilendirdi.”
“İki hafta sonra eşi olacağım için ailesinin, senin
katkılarınla planladığı ayrıntılardan bahsetti.”
“Claudia,” diye fısıldadı. “Bunu zorlaştırma. Bu
evlilik olmak zorunda, aksi mümkün değil.”
Öfkeyle güldü gülerken omuzları sarsılıyordu ona doğru
hızla döndü. Kırmızı boyalı elleri kanla kaplı gibi görünüyordu ve onları iki
yanında yumruk yaparak, “Bunu zorlaştırmamalıyım, öyle mi?” diye tısladı. “Bunu
zorlaştıran sizsiniz.”
Gözlerini kısa bir an kapatıp açtı. “Özür dilerim.”
İlk defa ağzından samimiyetle dökülen sözcük karşısında şaşkınlığa uğradı. “Yapmamalıydım.
Bu bir bahane değil biliyorum ama çok fazla içmiştim. Duyguların olduğunu bile
bile bana o şekilde yaklaşmana izin vermemeliydim.”
Sadece ona bakarak gülümsedi ve gülümsemesi oldukça
samimiydi. Duygularını kontrol etmesi çok zor olsa da bir şekilde bunu
başarıyordu. “Güzel en azından tek taraflı olarak suçlanmıyorum.”
“Seni suçlamıyorum, Claudia.”
“Evet, çünkü sana âşık olmak benim hatam değildi.”
“Bunu söyleme.”
“Neden? İnanmadığın için mi? İnandığın için mi? Bence
cevabı ikimiz de biliyoruz. Fakat bana sakın çocukça bir heves olduğunu
söyleme. O gece ve önceki gecelerde ve önceki gecede ve bir öncekinde
dudakların benimle buluştuğunda sonunda pişman olsan da sende istedin.”
Kravatını gevşetirken suratı yavaşça kızardı
duygularını belli etmeyen bir adam için hem öfkeli hem gergin görünüyordu. “Erkekleri
baştan çıkarmak kolaydır. Özellikle senin gibi genç, güzel bir kadının…”
Claudia buna inanamıyormuş gibi ona baktı. Fakat başka
bir farkındalık kalbini paramparça ediyordu. Sözleri ve davranışları canını
yakıyordu ama yeterince değildi. “En acı kısmı bana istediğin gibi davranıp,
istediğini söyleyebileceğin ama benim asla vazgeçmeyecek olmam.” Ona arkasını
dönüp resme daha fazla kan eklerken, “İyi akşamlar Bay Gambino, cehenneme
gidin,” diye mırıldandı.
Arkasından çekildiğini ve kapıya doğru yöneldiğini
duydu ona bakmadan, “Zaten oradayım,” dedi. “Düğüne iki hafta kaldı hazırlıklar
için Valeria sana yardımcı olacak ve bu sürede senden mümkün olduğunca uzak
duracağım.”






2 haftada neler neler olacak 🤭
YanıtlaSilAma en güzel yerinde bitti olmadı birazcık daha uzun olsaydı fena olmazdı ama harika ya bence gerçeği öğrenmeli ve ona göre yol almalı Bence gelin kaçacak diye düşünüyorum.
SilBu iki karakter nasil birlikte olacak bi turlu bulamadim Dugune 2 hafta var ve bu dugun bozulacak gibi degil. Carlo nun musait bi zaman da ölmesi lazim bsjssoissj Acaba bunu claudia mi yapicak O dugunu kan gölüne cevirecek gibi bir hissiyat var
YanıtlaSilSalvatore un önceden ilk hissetiği arzuydu bence bu bölümde yavaş yavaş aşka dönüşüyor cludia için bu bölüm aşık olmaya başladığı bölümdü ve 2 hafta içinde kesin birlikte olacaklar ve salvatore düğün günü düğünü iptal edecek eminim
YanıtlaSilAşko ne güzel söylüyorsun ama gerizekalının son kısımda yaptığpı beni çileden çıkarıyor
SilSalvator ne kadar da şerefsiz ya
YanıtlaSilkızı tüketti yedi bitirdi şimdi de zırvalıyor
YanıtlaSilYa söyleyecek bir sürü küfürüm varda içimde tutuyorum
YanıtlaSilO sözleri zaten claudianın ondan uzaklaşması için söylediğini biliyorum da yine de gerek yoktu yani
YanıtlaSilAHHH nicolo ya bayılıyorum yaşlı piç demesi aşırı iyi ya
YanıtlaSiliçimizi biraz olsun soğuttuğun için teşekkürleer nicolo
YanıtlaSilsenden umutluyuz ama gerizekalı salvatordan değil
YanıtlaSilPiç ya resmen kızdan kaçtı
YanıtlaSilAşkın abla özür dilerim ama kendimi tutamıyorum ya
YanıtlaSilAy allahım :) nikolo beni bu bölümde çatlattı ya
YanıtlaSilSalvatore bak sen bunca zaman claudiayı kendine saklıyormuş
YanıtlaSilOnun için yaşlıymış peeehhh
YanıtlaSilBiz sonuna kadar claudianın arkasınndayız
YanıtlaSilNeyse neyse sakinim
YanıtlaSilbakalım claudia gelecek bölümde nasıl bir kaos yaratacak haydi bakalım
Yav sinirlenmeyin sakın olun aşık olacak iptal olacak düğün garantiiii bu günlere güleceğiz 😁
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdü ama claudia ya biri yardım etmeli ve ipleri eline alma vaktinin geldigini gostermeli yada saklı gerçeği bir şekilde öğrenmeli ve Salva tor a şartlarını belirtmeli👿 yaşasın kötülük ❤️🔥❤️🔥❤️🔥
YanıtlaSilHakikaten iyi fikir haaaaaa
SilNicolo çok komik ya 😅
YanıtlaSilBuda akşam ayrı sabah ayrı bune lan bir karar ver kızın senden istediği gibi olmuyorsan uzak dur gıcık 🫤
YanıtlaSilHer bölüm bir birinden heyacanli
YanıtlaSilBuranın en kötü yanı yorumları aşağıda yapmak bir sürü söyleyeceğim vardı unuttum 😅
YanıtlaSilÇok güzel bölümdü eline emeğine sağlık ❤️
YanıtlaSilNicola niye gerçekte yoksun eglenirdik gerçekten jsjsjshs öte yandan Carlo ölmen gereken konular var ölsen mi artık vakit kalmadı jsjsjshs
YanıtlaSilKızdan aşırı dercede intihar vibe alıyorum umarım adamın ona karşı duyarsızlığı ve acımasızlığı birgün bu kızı buna itmez çok dramatik bir hikayeleri var
YanıtlaSilKeşke gerçekleri öğrence ve salv ellinde oyuncak etse ve evlenmese
YanıtlaSilGerçekler ortaya çıkacak gibi merakla bekliyorum
YanıtlaSilSalvat’a karşı öfkemi Tekrar kusmaya geldim
YanıtlaSilşimdi Salvador luyum sen kıza mışmış yap ondan sonra de ki senin gibi genç kız adamları çok kolay etkileyebilir ne diyon lan sen
YanıtlaSilEmeğinize sağlık.
YanıtlaSilSalvatore'nin son direnişleri gibi, Claudia'dan kendini sakınma ve uzak durma mekanizması azalarak bitecek umarım. Bu bölüm sonunda bizi gıcık etse de eskisi kadar kendinden emin ve kararlı değil.
YanıtlaSilHeyecanla yeni bölümü beklemekteyim🥹🥹
YanıtlaSilCidden artık Carlo nun bir şekilde aradan çıkaması gerek düğüne 2 hafta var ve Bay Gambino düğün yapmaya kararlı :(
YanıtlaSilYeni bölüm bugün gelecekmi🤔
YanıtlaSilYbb plss
YanıtlaSilYeni bölümü merakla bekliyorum
YanıtlaSil