DOKTOR - SEKİZİNCİ BÖLÜM
SEKİZİNCİ BÖLÜM
İblis’in
hilelerine karşı durabilmeniz için, Tanrı’nın bütün silahlarını kuşanın.
Ephesians 6:11
Bakışlarındaki gizemi çözemiyordu
ama ona sanki hem büyük bir nefret hem de büyük bir tutkuyla bakıyordu. Claudia
artık onun bir şey hissetmediğine inanmakta zorlanıyordu. Tüm bu çekimi tek
başına hissediyor olamazdı. Aralarında görünmez bir ip vardı ve çekim
Claudia’nın kendini geri çekmesini imkânsızlaştıracak kadar güçlüydü. Salvatore’un
gözlerindeki bakış hızla öfkeye dönüşürken eli boğazını kavrayıp yüzüne
tehditkâr bir şekilde eğildi. Tutuşu güçlü değildi. İstese tek bir hamle ile
onu nefessiz bırakır ya da boynunu kırardı ama herhangi bir güç uygulamadı.
Muhtemelen korkmasını sağlamaya çalışıyordu ama bilmediği şey bu vahşi
hareketin Claudia’nın içinde bir şeyleri harekete geçirdiğiydi.
“Beni
bir kurtuluş olarak görüyor olabilirsin, Claudia ama sana yardım edemem. Ben
kötü bir adamım, karşına çıkabilecek en kötü adamım. Benim bir kalbim yok,
duygularım yok, zaaflarım yok. O yüzden kendini yorma ve bana daha fazla sorun
çıkarma.”
Claudia
öfkeyle güldü. Salvatore’un elinin baskısı sesinin daha alçak çıkmasına neden
oldu. “İnanmıyorsunuz,” dedi. “Hislerime inanmıyorsunuz.”
Claudia’nın evlilikten kurtulmak
için onu baştan çıkarmaya çalıştığını düşünüyordu. Başından beri öyle
sanıyordu. Kendini sevilmeye değer mi görmüyordu? Yoksa Claudia’nın onu
sevmeyeceğini mi düşünüyordu? Bunu çok yakında öğrenecekti.
Onu
duymazdan gelerek, “Carlo senin için en uygun aday,” diye açıkladı. “Kimse bu
evliliğe engel olamaz, senin de engel olma planlarına göz yummayacağım. Şımarık
bir çocuk gibi davranmaya devam edersen karşılığını alırsın.”
Onu serbest bırakıp bir adım geri
çekildi. Salvatore Gambino onu odada bırakıp gittikten sonra Claudia birkaç
dakika hareketsiz kaldı. Varlığı odanın her yerini kuşatmıştı. Kokusunu
alabiliyor, sıcaklığını hissediyordu. Ağlamamak için dudaklarını ısırdı. Hayır,
henüz hiçbir şey bitmiş değildi.
Aşağıya inip nişan davetine geri
dönmek için toparlanması yaptığı en zor şeylerden biriydi. Yüzüne sahte bir
gülümseme oturttu ve Carlo’nun yanına geri döndü. Günün en zor anı sevmediği
bir adamla nişanlanmak, ailesine katlanmak, âşık olduğu adam tarafından
azarlanıp tehdit edilmek değildi. Günün en zor anı nişan yüzüklerini takan
kişinin Salvatore Gambino olmasıydı. Aile, sadakat ve bağlılık hakkında yaptığı
kısa konuşma sırasında neredeyse bayılacaktı. Bütün davetlilerin gözleri önünde
Salvatore Gambino onu ve Carlo’yu nişanlamıştı. Âşık olduğu adam tarafından bir
başkasına verilmişti. Kalbi büyük bir acıyla burkulurken bu durumun nasıl
düzeleceği hakkında artık bir fikri yoktu.
✞✞✞
Claudia her an bayılacak ya da gözyaşlarına
boğulacak gibi hissetse de bu duygusunu yanından geçen garsonların
tepsilerinden aldığı iyi kalite şaraplarla bastırmıştı. Alkole alışık olmayan
bedeni kısa sürede gevşemiş gergin gülümsemeleri şuh kahkahalara dönüşmüş,
kibar sohbetlerine iddialı sözleri eklenmişti. Yine de gece kısmen sorunsuz
olarak son bulmuştu. Valeria ona birkaç kez iyi olup olmadığını sormuş ve
Claudia iyi olduğunu söyleyerek onu geçiştirmişti ama aslında berbat
hissediyordu. Akşamın ilerleyen saatlerinde nihayet bütün misafirler
ayrılmıştı. Salvatore Gambino misafirler gittikten sonra ortadan kaybolmuştu.
Nicolo’yu en son Edoardo ile konuşurken görmüştü. Claudia ise kimseyi görmek
istemediği için kıyafetlerini bile çıkarmadan çatı katına, tuvallerinin ve
boyalarının yanına sığınmıştı.
Tuvale sürdüğü simsiyah boyayı minik
yıldızlar ile renklendirirken birkaç damla gözyaşı istemsizce yanağından
süzülüyordu. Bir boğaz temizleme sesi duyana kadar birinin onu izlediğinin
farkında bile değildi.
“Seni arıyordum, Edoardo burada olabileceğini
söyleyince bakmak istedim.” Nicolo yüzünde sevimli bir gülümsemeyle kapıda
dikiliyordu. Ceketini, kravatını çıkarmış gömleğinin birkaç düğmesini açarak
kollarını yukarı doğru katlamıştı. Saçları onu ilk gördüğünde olduğu gibi
düzgün değil aksine eli içinde defalarca gezinmiş gibi dağınıktı ama hala
yakışıklı bir adamdı. Elinde tuttuğu yarısı boş olan viski şişesi de
dağılmasının sebebini açıklıyordu.
Claudia
burnunu çekip gözlerini hafifçe kurulayıp gülümsemeye çalıştı. “Gizli
sığınağımı bulmuşsun.”
Ona
kısık gözlerle bakarken, “Ağlıyor musun?” diye sordu. Claudia onu omzunu
silkerek cevapladığında Nicolo birkaç adım atarak odanın ortasına geldi. “Ve
sanırım mutluluktan değil.”
“Önemli
bir şey değil.” Fakat birkaç gözyaşı yanaklarından süzüldüğünde daha uzun
konuşamayacağını anladı. Tanımadığı bir adamın karşısında hıçkırıklara
boğularak ağlamak istemiyordu. Ağlamak genelde yaptığı bir şey değildi,
sorunlarıyla bu şekilde başa çıkmazdı.
“Bugün
en mutlu günün olmalı, Carlo her genç kızın isteyeceği bir adam.” İçkisinden
bir yudum aldı ve ona içten bakışlarla baktı.
“Her
genç kızın… Ben hariç.” Bunu ona itiraf etmeyi düşünmemişti ama Nicolo konuşması
kolay biriydi.
“Tamam,”
derken derin bir nefes aldı ve odanın ortasına bağdaş kurup oturdu. Kollarını
göğsünde bağlarken, “Dinliyorum,” diye duyurdu.
Claudia
resmine odaklanmış gibi yaptı. “Anlatacak bir şey yok. Sadece heyecanlıyım.”
“Berbat
bir yalancısın.”
Şişeyi
yere bırakıp ellerini havaya kaldırarak, “Seni nasıl konuşturacağımı biliyorum,”
dedi. Oturduğu yerden kalkarak etrafa bakındı ve bulduğu boş su kaplarından
birinin içinin temiz olup olmadığını kontrol ettikten sonra viski doldurup ona
uzattı.
“Ben
içki içmem. Yani daha önce viski içmedim.”
“Seni
şarap içerken gördüm.”
Claudia
gülerek, “Evet,” dedi. “Sadece şarap. Manastırın mahzeninde ondan bolca vardı.”
Nicolo
kahkaha attı. “Bu kulağa çok günahkâr geliyor. Oysa görünüşün ne kadar masum.” Bir
kez daha bardağı uzattığında Claudia bu sefer direnmedi. Bardaktaki sıvıdan bir
yudum aldı ve yakıcı hiç boğazına ulaştığında öksürdü.
“İkinci
yudum daha iyi olacak güven bana.”
Öyleydi. Bardağın neredeyse sonuna
gelmişti ama ikisi de tek kelime etmemişti. Nicolo yerde oturuyor, içkisini
içmeye devam ediyordu. Claudia ise viskiden minik yudumlar alırken resim
yapıyordu. Yıldızların altına ne çizeceğini düşünmemişti ama şimdi karşısında
bir model vardı. Gülümsedi ve bunu ona söylemeden Nicolo’yu yıldızlı gökyüzünün
altında ışık saçan bir melek olarak resmetmeye karar verdi.
Meleğin
ana hatlarını çizerken viskiden bir yudum daha aldı. “Aşka inanıyorum,” dedi.
Nicolo
hafifçe başını salladı. “Evet, bu bir kusur.”
İstemsizce
kıkırdarken, “Aşka inanmam mı? Âşık olmak istemem mi?” diye sordu.
“Aşk
abartılıyor prenses. Bunun için gözyaşı dökmeye değmez. Ben her zaman âşık
olurum, sürekli, durmaksızın… Farklı farklı pek çok kişiye, pek çok farklı
zamanda...” Onun bir çapkın olduğunu ilk görüşte anlamıştı bu yüzden şaşırmadı.
“Sorun Carlo’ya âşık olmaman mı? Yoksa başkasına âşık olman mı?” Claudia
bardakta kalan viskinin kalanını tek seferde içip yüzünü buruşturdu. Nicolo
başını salladı. “Anladığım kadarıyla başkasına âşık olman.”
Kendi
kendine gülerek, “Sen manastırda değil miydin?” diye sordu. “Akrabalar dışında
erkek görmediğinizi sanıyordum. Yoksa bir rahip mi? Bu kulağa çok ateşli
geliyor.”
Claudia
gülmesine engel olamadı. Salvatore’da bu dünyada yetişmişti, Nicolo’da ikisinin
nasıl bu kadar farklı olduklarını anlayamıyordu. “Orası bir okuldu, ben bir
rahibe olmak için orada değildim ve hayır, rahiplerle ilgilenmiyordum.”
Nicolo
yerinden kalkıp bir kez Claudia’nın bardağını doldururken yaptığı resmi
inceledi. “Yeteneklisin.”
“Teşekkür
ederim. Sadece dikkatimi dağıtmaya çalışıyorum.” Bardağından bir yudum daha
aldı. “Aslında seni çiziyordum, yani poz verirsen daha kolay olurdu.”
Nicolo
kahkahasını engelleyemedi. Kısık gözlerle resme baktı. “O melek ben miyim?”
Claudia başını sallayarak onu onayladı. “Çıplak olmam gerekecek mi?”
Claudia
kızarmasını ve kahkahasını engelleyemedi. Histerik bir şekilde, “Hayır!” diye
bağırdı.
✞✞✞
Claudia, Nicolo’yu çizerken adam
kısmen hareketsiz bir şekilde karşısında oturmayı sürdürdü. Viski şişesini
bitirmişlerdi ve Claudia baş dönmesinin yanında ekstra neşe hissediyordu. Artık
berbat bir şekilde üzgün sayılmazdı. Bu kendini daha iyi hissetmesine neden
oluyordu. Arkasında açık olan camdan gece meltemi esiyor sıcak yaz gecesinde biraz
olsun rahatlamasına neden oluyordu. Saçlarını yine bir fırça yardımıyla
toplamıştı, bir saat önceye göre daha dağınık ve kirliydi.
Nicolo
başını öne eğerek bıkkınlık sesi çıkardı. “Tanrım! Bu daha ne kadar sürecek.
Her yerim ağrıdı, sıkıldım, müzik yok, içki bitti ve çok sıcak.”
“Çok
az kaldı. Sadece biraz daha…” Nicolo pantolonunun cebinden küçük bir kutu
çıkardı. Minik beyaz bir kâğıdın içine tütün koyup sardı ve yalayarak kapattı.
Yerde yanan mumlardan birine uzanıp sigarayı yakıp derin bir nefes çekti.
“Şu
âşık olduğun adam, Sicilya’da mı kaldı?” diye sorduğunda bu konunun tamamen
kapandığından emindi.
Claudia,
“Öyle biri yok,” derken sesi titremişti.
“Gizli
kalsın istiyorsan sorun değil, herkesin sırları vardır.” Sigaradan bir nefes
daha alıp yerinden kalktı ve kusursuz görünen siyah pantolonunu silkeledi.
“Tamam! Bu kadar yeter. Bu modellik işi kulağa güzel gelse de gerçekten eziyet.
Bundan sonra bir mankenle çıktığımda yeterince kibar davrandığımdan emin
olacağım.” Claudia’nın yanına giderek resmi inceledi. “Gerçekten ilahi bir
şekilde yakışıklı görünüyorum.”
Claudia
ona dönerek elindeki sigarayı işaret etti. “Deneyebilir miyim?”
“Sanmıyorum
prenses. Zaten çok fazla viski içtin ve bu marijuana.”
Claudia
elbette onu dinlemedi. Elinden sigarayı alıp dudaklarına götürdü ve içine kısa
bir nefes çekti. Duman anında etki ederek başını döndürdü. Sendeleyince Nicolo
onu tuttu. “Tanrım, bu…”
“Çok
iyi değil mi?”
Claudia bir nefes daha çekerken
gülümsedi. Şu sıralar sürekli günah işliyordu ve artık bunun bir önemi olup
olmadığını bilmiyordu. Önce annesi, sonra babası ve daha sonra Salvatore
Gambino tarafından terk edilmiş, herkesten ve her şeyden uzağa gönderilmişti. Yıllarca
kimse onu önemsememişti. Yapayalnız bırakılmış bu yalnızlığın içinde bir masala
sığınmıştı. Şimdi en azından masalım gerçek olacak diye düşünürken yine
kimsesiz olduğu yüzüne tokat gibi çarpmış, hayatına dair kararlar verme şansı
bir kez daha elinden alınmıştı.
Salvatore’un
gürlemesini duyana kadar bir nefes daha çekmek üzereydi. “Nicolo! Şimdi de genç
kızlara uyuşturucu mu veriyorsun? Sırada ne var okul kapılarında zehir mi
satacaksın?”
Nicolo
başını geriye atarak öfkeyle güldü. “Eğlenme ve rahatlama buraya kadarmış
demek, bende ne zaman azarlanmaya başlayacağımı merak ediyordum.”
“Sorun
değil, ben… Denemek istedim.”
Claudia’ya
çatık kaşlarının altından baktı. “Burada yetişkin olan Nicolo ve sana
uyuşturucu vermemesi gerektiğini bilmeliydi.” Gözü yerde duran boş viski
şişesine takıldı. “Bir de onu sarhoş mu etmeye çalışıyordun?”
Nicolo’nun
suratı sinirden kızarmıştı. Claudia onun az önce pervasızca gülen, neşeli
adamla aynı kişi gibi görünmüyordu. “Neden her şey benim suçummuş gibi
davranıyorsun?”
Salvatore
kardeşine cevap vermek üzereyken Claudia, “Ben yetişkinim!” diye haykırdı.
Bu
bağırış ikisinin de susup ona odaklanmasını sağlamıştı. Claudia öfkeden
burnundan soluyordu.
Nicolo
saçını düzelttikten sonra Claudia’nın elinden sigarayı alıp, “İyi geceler,”
dedi. “Daha fazla azarlanmadan yatacağım ve hakkımı Claudia’ya bırakıyorum.”
✞✞✞
Nicolo
odadan çıkıp merdivenlerde kaybolurken Claudia odanın ortasındaki öfkeli adama
aynı öfkeli bakışlarla karşılık veriyordu. İkisi tamamen yalnız kaldığında
Claudia içkinin gölgelediği kelimeleri toparlamaya çalıştı. “Ben bir çocuk
değilim! Yirmi yaşındayım Bay Gambino çocuk olmaktan çok uzağım ve bana
öyleymiş gibi davranmaya bir son verin.”
Ona
doğru birkaç ihtiyatlı adım attı. Aralarındaki tek şey hala ıslak ve boya kokan
şövaleydi. “Önce sen bir çocuk gibi davranmaya son ver, Claudia. Belki o zaman
bende bir yetişkin olduğuna ikna olabilirim.”
Kollarını
göğsünde bağlayarak, “Peki Bay Gambino,” dedi. “Hangi davranışımı yeterince
yetişkin bulmadınız?”
“Sana
Nicolo ile flört etmemeni söylemiştim. Peki, sen ne yaptın? Onunla buraya
kapanıp sarhoş oldun ve esrar çektin. Nişanlın bu durumu duysa benim itibarımın
ne kadar kötü etkileneceğini düşünebiliyor musun?”
Claudia
onları ayıran şövalenin üstünden, “Siz benim babam değilsiniz,” derken sesi
istediğinden yüksek çıkmıştı. “Öyleymiş gibi davranmaktan vazgeçin.”
Salvatore’un bakışlarında bir şey
yandı. Claudia artık onun sadece ‘öfkeli’
olduğunu sanmıyordu. Aralarındaki bariyeri geçerek ona doğru yürürken Claudia
istemsizce geriledi. Çıplak ayaklarıyla ondan çok daha kısaydı geri geri gitti
ve sırtı açık pencerenin demirlerine çarptığında durmak zorunda kaldı.
Salvatore durmamıştı, üstüne doğru gelip onu kendisi ile aşağıya düşmemesi için
tek engel olan pencere demirlerine hapsetti.
“Baban
değilim ama olsaydım saygılı bir hanımefendi olmanı sağlardım.”
Claudia
bu yakınlık yüzünden nabzını kulaklarında duymaya başlamıştı. Belki de bunun
sebebi fazla içki içmiş olmasıydı, belki de marijuana etkisiydi. “Nasıl?” diye
fısıldarken ses kulağına kendine aitmiş gibi gelmiyordu.
“Sözümü
dinlerdin, Claudia,” derken kendinden emin ve ürkütücüydü. “Herkes benim sözümü
dinler.”
“Bu
konuda hiçbir zaman iyi olmadım Bay Gambino. Manastırın size kişilik
özelliklerim hakkında rapor vermemiş olması ne yazık.”
“Hiçbir
zaman seni tanımak gibi bir amacım olmadı.”
“O
zaman neden vasim oldunuz? Neden benimle bunca yıl ilgilendiniz ve şimdi
evlendirmek için bu kadar zahmet ediyorsunuz?” Gözlerinin dolduğunun
farkındaydı ama onun karşısında ağlamayacak kadar kendine hâkimdi.
“Bu
benim planlarımın dışında gelişen bir durumdu öyle olması gerekti ve oldu.”
Claudia
öfkeyle güldü. “Siz ve o duvarlarınız!” Derin bir nefes aldı şimdi konuşanın
birkaç bardak viski olacağını biliyordu ama kendini engellemeye çalışmadı.
Madem bir ay içinde onu evlendirip, göndermeyi planlıyordu o zaman her şeyi
duymasını sağlayacaktı. “O günü hatırlıyor musunuz?” Ona boş bakışlarla
baktığında hatırlatmak için konuştu. “On üç yıl önce… Annem ölmüştü, babam
ortada yoktu ve dadım tanıdığım en kötü insandı. Sonra siz beni dinlediniz.
Bana fikrimi sordunuz. O güne kadar kimse ne istediğimi sormamıştı ya da bana
özel davranmamıştı.”
“Küçük
bir kızdın. Muhtemelen acıdan yaklaşımımı abarttın. Çünkü ben kimseyi
önemsemem.”
Claudia
ona inanmıyordu. Kalbi yokmuş gibi davranıyordu ama öyle olmadığını hissedebiliyordu.
Eğer öyle olsaydı kalbinin kalbine doğru aktığını nasıl hissedebilirdi? Onu
duymazdan geldi. “Köpeğim nerede Bay Gambino?”
Şaşkınlıkla,
“Ne köpeği?” diye sordu.
“Köpeğim,
Max. O nerede? Burada bakıyordum ve giderken size emanet etmiştim.”
Yüz
ifadesi hissizleşirken, “Bir fikrim yok,” dedi. “Ben bir köpek bakıcısı
değilim.”
Claudia
hayal kırıklığıyla gözlerini kapattı. “Size o gün âşık oldum,” derken gözlerini
açıp ona baktı. Birbirlerine bu kadar yakınken sözcükleri toparlayıp konuşmak
çok zordu.
Kısık
göz kapaklarının altından ona bakarken, “Sadece bir çocuktun,” diye hatırlattı.
“Biliyorum.
Sonra yıllar geçti. Manastırda yalnız olduğum bütün o yılları sizden bir
telefon ya da mektup bekleyerek geçirdim. En imkânsız hayallerimde beni
ziyarete geliyordunuz ve sonra sadece büyümemi beklediğinizi düşündüm. On
sekizinci yaş günümde beni oradan çıkaracağınıza, evlenmek isteyeceğinize o
kadar inanmıştım ki doğum günümden sonra üç gün yataktan çıkamadım.”
Yüzüne
baktığında hala bir duygu kırıntısı göremiyordu. Sadece boşluk… Sanki bunlar
onun için önemli değilmiş gibi karşısında dikiliyordu. “Sen genç bir kızdın
Claudia ve bir prens bekledin.” Yüzünü sanki ondan bir öpücük çalmak ister gibi
yüzüne eğdi. “Kötü haber küçük kız ben bir prens değildim.”
“Beni
kurtaracak bir prens istemedim. Herkesin korktuğu ve saygı duyduğu kötü bir
adamın zayıf noktası olmak istedim.”






Köpek Max hakkında fikri olmadığını hiç sanmıyorum
YanıtlaSilE herhalde kızzzzz
SilYine muhteşem bir bölümdü
SilBence köpeğine iyi baktı
SilBen de annesine karşı olan tüm nefretine rağmen o köpeğe iyi bakıldığını düşünüyorum.
SilHer ne kadar gizlemeye çalışssa da sana zaafı var.
YanıtlaSilBu kötü gündem dışında hhiçbir şeye odaklanamazken 5 dklıkta olsa bunu okurken soluklandım.
YanıtlaSil💛
SilNişan yüzüklerini bile takmışken bu nişanı nasıl atacak üstelik ailenin karşısına birlikte nasıl çıkacak gerçekten merak ediyorum
YanıtlaSilAy demişim çok iconic bir sahne olucak bence bende merak ediyorum
Silİconik bir sahne olur ama öncesi de kanlı olmak zorunda olmaz umarım. Amcadan dolayı çok rahat bir birleşme olacağını düşünemiyorum.
SilJdjsjsjsnsn 17 bölümde selamlar iconic oldu da ama ne iconic
SilEmeğinize sağlık.
YanıtlaSilEvvvet yavaş yavaş yıkılıyor duvarlar gelsin artık uzun uzun bakışmalı karşılıklı yakın temaslar
YanıtlaSilVarya şu salvatore un cludia ya bir kadınsın demesini iple çekiyorum gıcık oldum yeter şu kız çocuğu lakabından
YanıtlaSilNe bölüm du ama kitap olarak elimde olması için neler vermezdim 😍😍😍
YanıtlaSilÇok güzeldi ellerine emeğine yüreğine sağlık
YanıtlaSilKöpekler için 13 yıl çok uzun hayvan ölmüştür
YanıtlaSil🫶🫶🫶
YanıtlaSilBurda çok değişik şeyler olmaya başladı haydi bakalım
YanıtlaSilBir insan kendiyle bile zıt olabilir mi
YanıtlaSilOlur vede dayanılmaz derecede olur....