DOKTOR - YİRMİ ALTINCI BÖLÜM

 

YİRMİ ALTINCI BÖLÜM

Sen ne güzelsin, sevgilim, hiçbir kusurun yok.

Song of Songs 4:7


            Onları takip eden iki araç yolun karşısına park ederken Salvatore limuzinden inerek kapıyı onun için açtı ve inmesine yardımcı oldu. Kalabalık caddenin her yanından birbirinden farklı ezgilere sahip hoş müzikler yükseliyordu. Şık kadınlar, takım elbiseli adamların kolunda ilerlerken şuh kahkahaları caddede yankılanıyordu. Kırmızı bir halıya adım attı, Salvatore’un kolunda etrafı incelerken yanıp sönen ışıklarla aydınlatılmış restoran tabelası dikkatini çekti. La Traviata Ristorante… Elbette bir İtalyan restoranında yemek yiyeceklerdi.

            Kapıdan içeri adım attığında ilk göze çarpan şey, loş ışıkların yarattığı sıcak ama gizemli ambiyanstı. Tavandan sarkan ağır kristal avizeler, dumanlı havaya altın yansımalar bırakıyordu. Duvarlar koyu kırmızıydı ve eski İtalyan manzaralarını gösteren yağlı boya tablolarla süslenmişti. Beyaz örtülerle örtülmüş her bir masanın ortasında altın yaldızlı şamdanlar vardı. Mumların alevi şarap kadehlerinde kırmızı yansımalar oluşturuyor, ince camların içinden kana benzeyen derin bir ışık süzülüyordu. Kalabalığın konuşmalarının, çatal bıçak ve kadeh seslerinin ardından hoş bir müzik yükseliyordu.

            İçerisi kalabalık bütün masalar doluydu ama Salvatore belindeki dokunuşuyla onu kırmızı perdelerle örtülü alana doğru ilerletti. Salvatore oturması için sandalyesini çekti ve karşısına yerleşip gözlerinin içine baktı.

“Buraya sık mı gelirsin?” Her hareketi buranın yabancısı olmadığını belli ediyordu.

Arkasına yaslanıp ona hafifçe gülümserken, “Genelde iş için,” dedi.

            Claudia ince parmaklarını yumuşak örtüde gezdirirken gözlerini çevresine kaydırdı. Perdelerle ayrılmış alanın dışında kalan uğultu boğuk bir yankıya dönüşmüştü. Claudia konuşmak üzereyken yanlarına gelen kadın sessiz kalmasına neden oldu. Kalçalarına yapışan siyah eteği, dolgun bedeni, tepede toplu koyu renk saçları ve koyu renk iri gözleriyle dikkat çekiciydi.

Elindeki mönüleri önlerine bırakırken, “Hoş geldiniz Bay Gambino, bu akşam sizi ağırlamak büyük bir onur,” dedi. Vücut dilinden Salvatore’u etkilemeye çalıştığı anlaşılıyordu.

Salvatore göz teması kurmadan konuştu. “Teşekkürler, Sophia. Her zamanki şarap ile başlayalım yemek tercihimizi sonra söyleriz.”

Kadın uzaklaşırken Claudia’nın gözleri kadında, Salvatore’un gözleri ise Claudia’nın üzerindeydi. “Fazla sık geliyorsun gibi görünüyor.”

“Söylediğim gibi iş için.”

“İş için gelen bir adamın masasında mıyım?” derken Claudia’nın yüzüne nükteli bir sırıtış oturmuştu.

Salvatore cevap veremeden garson Sophia hızla geri döndü. Yanındaki daha genç başka bir garson buz dolu bir kovanın içindeki şarabı taşıyordu. Sophia şarabı kadehlerine doldurmak için hareketlendiğinde Salvatore elini kaldırıp onu durdurdu. “Ben yaparım, teşekkürler.”

            Sophia bir kez daha onları yalnız bırakırken Salvatore bir centilmen gibi kadehlerini doldurdu. Claudia gözlerini masadaki şamdanın titrek alevine dikti. Salvatore’un bakışlarını hissedebiliyordu burada bile onun bakışlarının altında çıplak hissediyordu.

Salvatore arkasına yaslandı bakışları karanlık ama ateşliydi. “Buradasın, Claudia. Çünkü yalnız yemekten sıkıldım. Yalnız olmaktan, bununla lanetlenmiş olmaktan, seni görmezden gelmeye çalışmaktan da… Yanımda olmanı istiyorum. İnsanların bilmesini istiyorum. Seni inkâr etmeyeceğim.”

            Bunları hem itiraf hem tehdit gibi söylemesi Claudia’nın ürpermesine neden oldu. Claudia’nın bir şey söylemesini beklemeden Sophia’yı yanlarına çağırdı. Abartılı gösterişteki mönüye hiç bakmadan siparişlerini söyledi. Claudia adına karar verirken ona dönerek onaylamasını bekledi. Claudia hafifçe başını salladı. Sophia yanlarında gereğinden fazla kalmış, Salvatore ile ikili sohbet şansını zorlamış gözlerinin içine doğrudan bakarken kadınsı her bir hareketi kullanmıştı.

Yalnız kaldıklarında Claudia şarabından büyük bir yudum aldı. İçi yanarken yüzünü hafifçe buruşturdu. Salvatore yüzünde bir gülümsemeyle onu seyrediyordu. Claudia onun söylediklerini düşünürken, “Beni inkâr etmeyeceksin,” diye tekrarladı. “İstediğim şeyi bana verecek misin?”

Salvatore sakince içkisini yudumladı. “Sana normal bir hayat vermem mümkün değil, Claudia ama bir şekilde kendi normalimizi bulabiliriz.”

Claudia bundan hoşlanmıştı. Kendi normalleri… Hiçbir şeyin gerçekten sıradan bir şekilde normal olamayacağının bilincindeydi.

Arkasına yaslanırken kollarını göğsünde bağlayıp rahat ama kararlı bir tavır takındı. “O halde bunu yaparken benim şartlarımı gözetmeni istiyorum.”

Eli çenesinde gezinirken yüzünde bundan zevk aldığını belli eden bir ifade vardı. “Şartların? Dinliyorum.”

“Öncelikle daha fazla esaret altında tutulmak istemiyorum. İyiliğim için veya değil.”

Salvatore birkaç saniye sonra hafifçe başını salladı. “Belli kurallar çerçevesinde kabul edildi.”

Claudia kuralların ne olduğunu sormadı Salvatore’un attığı adımların büyüklüğünün farkındaydı. “Daha fazla konuşmak istiyorum. Geçmiş, şimdi ve gelecek hakkında… Senin hakkında daha fazla şey bilmek istiyorum. Daha fazla sır yok.”

Daha uzun bir sessizlik olduğunda Claudia gerildi ama Salvatore onu şaşırtarak, “Kabul,” dedi.

“Bir aile istiyorum. Benden aldığının yerine…” Salvatore sertçe yutkunurken yüzündeki o keyifli ifade hızla silindi. “Valeria ile aranı düzelt, Nicolo’yu uzaklaştırma.”

Salvatore rahatlamış gibi bir soluk verirken, “Valeria ile olan sorun benimle ilgili değil,” dedi. “Nicolo konusunda sana söz veremem küçük kız,” derken gülümsedi.

            Sofia yemekleri servis etmek için bir kez daha geldiğinde Salvatore’a yaklaşmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Kolunun ona değmesini sağlıyor, parfüm kokusunu üzerine bırakacak kadar eğiliyordu. Claudia dik bakışlarla rahatsızlığını belli etse de onu görmüyor gibi davranıyordu.

Sofia, “Bay Gambino, arzu ettiğiniz başka bir şey var mı?” diye sorarken dili dudaklarının üzerinde kaydı.

“Hayır. Her şey mükemmel görünüyor.” Bunu söylerken gözlerini Claudia’dan ayırmamıştı.

Kadın yanlarından ayrıldığında Salvatore kadehlerini bir kez daha doldurdu. Claudia tabağındaki eti keserken, “Kadınların ilgisine alışık görünüyorsun,” dedi.

Salvatore çapkınca gülümsedi. “Kıskanç görünüyorsun?”

Claudia gözlerini devirirken çatalı ağzına götürdü. Lokmasını çiğneyip yuttuktan sonra, “Bir şartım daha var,” diye ekledi.

Salvatore ağzını peçeteyle sildi. “Bu gece dilek cini olduğumu farz et.”

“Evlilik yemini edecek fırsatımız olmadı ama yemininde sadık olduğun kısmı söylediğini farz edeceğim.”

Salvatore kahkahasını zorlukla bastırırken birkaç yudum su içti. “Sadakate çok önem veririm. Endişen olmasın.”

Claudia tabağındaki yemekle oynarken, “En başında beni neden defalarca reddettin?” diye sordu. “Şimdi sanki istediğin tek şey benmişim gibi davranıyorsun ve ben… Neye inanacağımı bilmiyorum.”

Salvatore kati bir sesle, “İstediğim tek şey sensin,” dedi. Asıl sorusunu geçiştireceğini düşünmüştü ama yapmadı. “Korktum.”

“Korktun mu? Sen mi?”

Dudağında bir tebessümle başını sallayarak onayladı. “Güzel şeyler korkutucudur. Hayal kırıklığına uğratabilirler ve onları o kadar çok sevebilirsin ki başka hiçbir şey istemeyebilirsin.”

“Bu yüzden mi? Kaybetme korkusu yüzünden mi?”

“O kadar basit değil, küçük kız. Bu gece daha keyifli şeylerden bahsetmek istiyorum.”

            Yemekleri devam ederken Salvatore, Claudia’ya onlarca soru sordu. Bir süre sonra Claudia’nın çenesi düşmüş ona manastırdaki eğitiminden, arkadaşlarından, resmin nasıl bir tutku olduğundan ve hayallerinden bahsetmişti. Salvatore onu ilgi ve merakla dinlerken büyülenmiş gibi görünüyordu.

Yemeğin sonuna geldiklerinde sık sık onları gözleyen Sofia bir kez daha yanlarına geldi. Kırmızı rujunu tazelemiş, eteğini biraz daha kısaltmıştı. Claudia dişlerini birbirine bastırırken kadın Salvatore’a gülümseyerek, “Bay Gambino bir şeye ihtiyacınız var mı?” diye şakıdı. “Ne olursa yapmaktan mutlu olurum.”

Claudia bundan emindi Salvatore’un en ufak yeşil ışığında ona her ne isterse yapmaktan mutlu olurdu. Salvatore düz bir sesle, “Teşekkürler Sofia, başka bir şeye ihtiyacım yok,” dedi.

Sofia ona küçümseyen bakışlarla baktı. “Peki ya kızınızın bir şeye ihtiyacı var mı?”

Claudia yüzüne bir katilin gülümsemesini oturttu. “Babacağının onu becermesine ihtiyacı var.”

            Aslında bunu söylemeyi planlamamıştı. Genelde öfkesi konusunda daha kontrollü olurdu ama akşamın başından beri Sofia’nın saçlarını yolmak ile ağzının payını vermek arasında bir yerde ince bir çizgide yürümüştü. Söylediği şey Sofia’nın yüzünde donuk bir şaşkınlığa neden olurken Salvatore neredeyse keyifliydi.

Yerinden kalkıp kibarca elini tutup onu kaldırırken dokunmayı seven bir adam gibi görünüyordu. Eli hala elindeyken Sofia’ya bakarak, “Karım gecenin kalanında baş başa kalmak istiyor,” dedi. “Hesabı fatura edebilirsin Sofia.” Oradan ayrılmadan önce masaya birkaç yüz dolarlık bahşiş bıraktı.

✞✞✞

            Arabada sessiz kalması Clauida’yı endişeye sürüklemişti. Belki de kendini kontrol etmeliydi. Belki de bu bir sınavdı ve geçememişti. Belki de bir mafya liderinin eşi olmaya uygun değildi. Salvatore’un ne düşündüğünü merak ediyordu. Bu dışarıya son çıkışı mıydı? Onu kontrol altında tutulması gereken bir çocuk olarak görmeye devam mı edecekti?

Malikânenin orman yoluna girdikleri sırada Salvatore limuzinin ara penceresini açtı. “Arabayı kenara çek.”

Şoför anayoldan çıkarak orman yolundaki patikaya girdi ve frene basarak durdu. Lorenzo ne olduğunu anlamaya çalışır gibi Salvatore’a bakarken Salvatore sakince, “Siz diğer araca binip eve dönün,” dedi. “Biz daha sonra geleceğiz.”

Lorenzo itiraz etmek üzere söze başladı. “Efendim en azından-”

Salvatore elini kaldırdı. “Diğer arabaya ikiniz de.”

Lorenzo, şoförle birlikte arabadan inerek arkada onları takip eden diğer arabaya doğru ilerledi. Peşlerindeki iki arabada onları orman yolunda yalnız bıraktığında geriye sadece yanan uzun farlar kalmıştı.

“Çamaşırını indir, Claudia.”

Claudia anlık şaşkınlıkla, “An-lamadım,” diye mırıldandı.

Salvatore ona doğru dönerek bileğini yakaladı. “İç çamaşırın, kurtul ondan yavrum.”

Sorgulamadan elini eteğinin altına soktu. Jartiyer tokalarını çözdü ve dantel çamaşırı bacaklarından sıyırdı. Salvatore vahşi bir yırtıcı gibi onu seyrediyordu. Onu güçlü bir hamle ile kavrayıp kucağına çektiğinde Claudia bakışlarındaki arzuyu görmüştü. Onu arzuluyordu.

Ardından gelen öpücük, iki dünya arasındaki bir savaş gibiydi. Ağızları vahşice çarpışıyor, dişleri ve dilleri sanki birbirini tüketmek istercesine düello yapıyordu. Elleri çaresizce gömleğini kavradı, onu daha da yakınına çekti, Salvatore belini o kadar sıkı tutuyordu ki tırnakları elbisesinin ince kumaşını delecek gibiydi. Claudia dişlerini alt dudağına geçirerek onu ısırdı, bu meydan okuyan hareket Salvatore’un ağzına karşı inlemesine neden oldu.

Salvatore heyecanla elbisesini sıyırırken, “Beni delirtiyorsun,” diye soludu.

Özgür kalan göğüsleri Salvatore’un dudakları tarafından ele geçirildiğinde Claudia başını çevirerek geriye baktı. Karanlık bir orman yolunda yalnızlardı. Burada ve şimdi sevişmek mi istiyordu?

Elleri omuzlarını kavradı ve onu kendine bakmaya zorladı. “Ne oldu?”

“Karanlık bir ormandayız.”

Salvatore güçlü bir kahkaha attı. “Bir katile âşıksın ve seni endişelendiren şey karanlık mı?”

Claudia ona gözlerini devirdi. Kim olduğunu unutmuyordu, ne yaptığını da ama bu aşktı. “Beni korkutmaya mı çalışıyorsun?”

Dudaklarını yavaşça öperken, “Seni benimle ilgili herhangi bir şey korkutabilir mi?” diye sordu.

Omuzlarına tutunurken başını usulca iki yana salladı. “Hayır.”

“Emin misin? Bir gün yeterince iyi olmadığıma karar verirsen ve benden korkmaya başlarsan… Belki de nefret edersen?”

Claudia yüzünü elleri arasına aldı. Bu adam ailesinin katiliydi, yalnızlığının ve kimsesizliğinin mimarıydı. Onu hapsetmiş, kandırmış ve defalarca görmezden gelmişti. Yine de her şeye rağmen kalbine söz geçiremiyordu.

“Seninle ilgili her şeyi seviyorum, senin nefret ettiklerini bile.”

Onu bir kez daha öperken Claudia bu sefer geri çekilmeyeceğini biliyordu. Elbisesi hızla beline düşen bir kumaş yığınına dönüştü. Salvatore’un elleri göğüslerini yoğurup onu baştan çıkarırken dudakları boyunda dolaşıp onu öpüyor, emiyor ve ısırıyordu. Cebinden çıkardığı kondomu aletine geçirirken çok kısa bir an onu üzerinden kaldırdı ve Claudia bacaklarını iki yana açarak sert erkekliğinin üzerine oturdu. Salvatore onu yavaşça alçaltıp, erkekliğinin her santimini içine doğru iterken Claudia onu almak için hazırdı.

“Seni o restoranda becermediğim için çok şanslısın,” diye solurken elleri kalçalarını kavramış Claudia’yı aletine karşı çekiyor ritmi hızlandırıyordu.

Claudia zevkle inledi. “Bana kızdığını düşündüm.”

Salvatore başını iki yana salladı. “Sana kızmak mı? Kıskançlıktan gözünün dönmesine bayıldım.” Omzunu dişlerken, “Artık ne hissettiğimi kısmen biliyorsun,” diye fısıldadı.

Salvatore’un kalçalarındaki elleri yavaşça kayboldu. Saçlarını elleriyle kavradı ve boynunu tamamen açığa çıkarırken saçlarını bırakmadı. Onu kendine çekti. “Şimdi kontrol sende, küçük kız. Beni ne kadar istediğini göster.”

            Claudia ne yapacağını bilemez bir halde ona bakarken Salvatore’un yüzündeki ciddiyeti gördü. Kendini yavaşça yükseltti ve oluşan boşluğu aşağıya doğru kayarak doldurdu. İkisi de aynı anda inledi. Salvatore’un saçını tutan eli sıkılaştı. Claudia çok geçmeden istediği şeyi keşfetmişti. Onu yavaşça ve derinden almaktan hoşlanıyordu. Kalçalarını ona doğru itiyor, yavaşça yükselip alçalıyor her seferinde tamamen onunla doluyordu.

“Gözlerime bak, Claudia.”

Kapalı olduğunu bile fark etmediği gözlerini açarak ona baktı. Salvatore’un bakışlarındaki yoğunluk nabzını hızlandırdı.

“Beni nasıl ıslattığını duyuyor musun?” diye sorarken sesinde vahşi bir hırıltı vardı.

Claudia bunu söyleyene kadar duymamıştı ama söylediğinde o sesten başka bir şey duymamaya başlamıştı. Vücutları her birleştiğinde ıslaklığının sesi kulaklarına doluyordu. Yanakları utanç ve şehvetle kızarırken Salvatore’un elleri yanaklarını kavradı.

“Utanıyor musun? Akşamın sonunda son derece şeytani görünüyordun. Şimdi ise bir melek kadar masumsun.”

Claudia’nın boynunu kavrayıp kendine çekerek dudaklarını sertçe öptü. Claudia dudaklarına karşı konuştu. “Bana melek diyorsun ama görünüşe göre şeytanlıklarımdan hoşlanıyorsun.”

Salvatore çenesini sertçe dişlerken, “İstediğini alana kadar durmamandan hoşlanıyorum,” dedi.

Salvatore bir kez daha kontrolü ele aldı. “Seni sertçe becermek istiyorum.”

Claudia hafifçe başını sallayarak onu onaylarken, “Lütfen,” diye soludu.

Kalçalarını kavramış onu tüm gücüyle kendine çekerken, “İstediğin bu mu?” diye sordu.

“E-vet,” derken titreyen sesine engel olamadı. “Ellerini üzerimde nefesini her yerde istiyorum.”

İkisinin de arzuları titremeler ve fısıltılar eşliğinde dinerken orman artık eskisi kadar korkutucu gelmemeye başlamıştı.

✞✞✞

            Salvatore direksiyon başına oturup arabayı malikâneye götürürken Claudia onun sıradan bir insan gibi araba kullanmasını hayranlıkla seyretti. Malikâneye döndüklerinde Claudia yatak odasına yalnız çıktı. Sıcak ve uzun bir banyonun ardından geceliğini giyip yataktaki yumuşak örtülerin arasına süzüldü. Henüz uykuya dalamadan Salvatore’un içeri girdiğini duydu. Yatakta doğrulduğu sırada o da yatağa hemen yanına oturdu. Ceketini çıkarmış, beyaz gömleğinin kollarını yukarı kıvırmıştı.

“Bu gece birlikte uyumak istiyorum.”

            Salvatore yumuşak bir tebessümle ona bakarken Claudia’yı şaşırtan bir hamleyle ayakkabılarını çıkarıp yatağa yattı. Onu kendine çekerek göğsüne yasladı. Parmakları elinde gezinirken Claudia parmağında serin bir his hissetti. Gözleri aşağıya indiğinde oval kesim bir yakutla karşılaştı. Kan kadar kırmızı yakutun çevresi küçük parlak pırlantalar ile çevrelenmişti. Altın halkası kalındı ve üzerinde zeytin dalı motifleri vardı diğer parlak taşlara nazaran daha eski ve ciddiydi.

Claudia başını kaldırıp, “Salvatore?” diye fısıldadı. “Bu da nedir?”

Salvatore’un parmağı yüzüğün taşını okşadı. “Kırmızı taş kanım, pırlantalar seni koruyacak olan kalkanım, eski halka ise ailemin mirası. Sen artık benim ailemin en değerli parçasısın.”

Claudia’nın gözleri büyüdü. Yüzüğün güzelliği karşısında kalbi hızlandı ama içinde bir sızı vardı. Sanki Salvatore’un sözlerinde aşk ya da sevgi değil sadece hükmetme ve sahiplenme arzusu vardı.

“Peki ya aşk?”

Salvatore çenesini parmağıyla kavrayarak ona bakmasını sağladı. “Âşık bir canavardan daha tehlikeli bir şey yoktur.”

“O canavarı istiyorum.”

Dudaklarını sertçe öperken, “Yüzüğümü tak, Claudia,” dedi.

“Beni sev Salvatore,” derken sesinde sert ama kararlı bir ton vardı.

Bu Salvatore’u gülümsetti. “Seni doğru şekilde sevebileceğimden emin değilim ama seni bütün yanlış şekillerde seveceğim.”

            Claudia’nın kalbi çılgınca çarparken bu itiraf karşısında nefesi kesildi. Ondan şiirler, aşk sözleri ya da çiçekler beklemiyordu Salvatore en başından beri ona verecebilecekleri konusunda açık olmuştu bu yüzden bu itirafı her şeyden daha değerliydi.








Yorumlar

  1. Adam net arkadaş yapacak bişey yok en azından seviyor doğru şekilde ya da yanlış 😎

    YanıtlaSil
  2. Salvatore un geçmişten konuşmasını bekliyorum ama ztn bu bölümde konuşmaması iyi olmuş ilişkileri için güzel bir geceydi çok güzel ilerliyor bakalım neler olucak yazar entrika dedi çok merak ediyorum ama finale yaklaşıyoruz yaaa en fazla 9 bölüm kaldı 🥲

    YanıtlaSil
  3. Claudia nın babacık demesine bayıldım onlara tam uyuyor keşke sevişirken de öyle seslenseydi müthiş olurdu 😈

    YanıtlaSil
  4. Bölüme bayıldım. Sanki bir film gibi izledim. Claudia nın kıskançlığı, Salvatore nin, ilk defa, Claudia dan "karım" diye söz etmesi, Claudia nın Salvatore ye olan koşulsuz sevgisi, Salvatore nin Claudia onu sevmesini sevmesi... ben bu duyguları çok yoğun hissetim.
    Emeğinize, yüreğinize, kaleminize sağlık yazarım. Onları böyle okumaya bayıldım. Yazarım, olaylar biraz daha beklese bir bölüm daha romantizm olsa...lütfen🙏🙏🙏

    YanıtlaSil
  5. Claudia, harika bir kadınsın. Bakalım Salvatore seni kıskanacakmı

    YanıtlaSil
  6. Yazarım emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Yeni bölüm ne zaman

    YanıtlaSil
  8. Yeni bölümmmmmm

    YanıtlaSil
  9. Yeni bölüm ne zaman 😏

    YanıtlaSil
  10. Yeni bölüm gelecek mi

    YanıtlaSil
  11. Yeni bölüm ne zaman gelir

    YanıtlaSil
  12. Yeni bölüm gelecek mi

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR - ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DOKTOR - ON BİRİNCİ BÖLÜM

DOKTOR - ON ALTINCI BÖLÜM