DOKTOR - DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Sen güçlü ol ve pes etme, çünkü emeğinin karşılığını alacaksın.

2 Chronicles 15:7

 

            Salon saniyeler öncesinden daha karanlıktı, o kocaman alan sanki daralmış Salvatore ile onu bir balona hapsetmişti, Claudia haziran ayının akşam çöken sıcaklığına rağmen ürperdi. Salvatore Gambino ona bir sırrı keşfetmiş gibi bakıyordu.

Nihayet keskin sözleri sessizliği böldü. “Aslında o kadar uysal değilsin öyle değil mi, Claudia Angeli?”

“Size bunu düşündüren ne Bay Gambino? Bir hata mı yaptım?”

            Koltuğa oturmadan önce belindeki tabancayı bir tehdit gibi sehpanın üzerine bıraktı. Claudia gözlerini adamdan ayırmadı ama silahın varlığının yarattığı etkiyi hissediyordu. Silah görmeye alışık değildi, görmekten hoşlandığını da söyleyemezdi fakat korkmuyordu.

“Bir şey saklıyorsun, bir oyun oynuyorsun buna hemen son vermezsen sonu senin için iyi olmayacak.”

“Beni tanımadan hakkımda karara varmış olmanız üzücü.”

Gözlerini Claudia’ya dikti. Claudia bu bakışların bir kurşundan daha korkutucu olduğunu görebiliyordu. “Annene benziyorsun.”

“Onun hakkında çok az şey hatırlıyorum ama babamda aynısını söylüyor,” derken sesinde gizli bir özlem vardı.

Fakat Salvatore bunu bir iltifat olarak söylememişti. “O da tatlı dili ve cilveli tavırlarıyla erkekleri tuzağa düşürme konusunda çok başarılıydı.” Kaşları hızla çatılırken Claudia öfkenin kaynağının kendisi mi yoksa annesi mi olduğunu düşünüyordu.

“Size oyun oynadığımı düşündüren ne?”

“Carlo ile evlenmek istemiyorsun.”

Claudia kollarını göğsünde bağlayarak başını dik tuttu. “Bana düşüncemi sorma zahmetine girmediniz.” Onun sert sesini taklit ederek, “Kuzenimle evleniyorsun Claudia çünkü ben öyle uygun gördüm. Ah bu arada hoş geldin,” dedi.

Yavaşça ayağa kalkarak ona yaklaşması Claudia’nın ürpermesine neden olsa da nefes dahi almadan bir heykel gibi durmayı sürdürdü. Salvatore karşısında dikildiğinde adama bakmak için başını kaldırması gerekti.

“Ne düşündüğün ya da istediğin umurumda değil Claudia. Carlo ile evleneceksin. Bu bir ceza değil hatta senin gibi biri için bir lütuf.”

Claudia sakin kalmak için çabalasa da bunu yapamadı. “Benim gibi biri mi?”

Salvatore derin bir nefes alırken ses tonu ve konuşması sanki bir şiir okuyormuş gibiydi. “Sen basit bir genç kızsın. Sana bir aileye dâhil olma şansı veriyorum. Yaşadığın sürece güvende olma şansı veriyorum. Bir koca ve çocuklar veriyorum. Evleneceğin kişi de gördüğün gibi bir hilkat garibesi değil, seni üç katın yaşında bir adamın önüne atmadığım için şanslısın.”

Claudia kendine hâkim olamayarak, “Peki ya aşk?” diye sordu.

Soğuk bir tavırla gülümsedi. “Aşk mı?” Birkaç adım uzaklaşıp ellerini pantolonunun cebine soktu. “Aşk…”

“Bu komik mi?”

“Trajik. Gün gelecek ve büyüyeceksin ve masallara inanmayı bırakacaksın. İşte o gün geldiğinde senin için ne büyük bir iyilik yaptığımı anlayacaksın.”

Claudia onu esir alan öfkeyi geri planda tutmaya çalışırken, “Üzgünüm,” dedi. “Yanlış ifade ettim.” Kararlı bir tavırla karşısındaki adama bakmayı sürdürdü. “Tutku istiyorum. Sahiplenilmek istiyorum. Delicesine istenmek istiyorum. Korunmak istiyorum.” Her cümlede adama bir adım daha yaklaşmıştı. “Benim için hiç düşünmeden birini öldürecek ya da bir kurşunun önüne atlayacak birini istiyorum. Herkesin korkudan karşısında titrediği birini… Saygı duyulacak birini… Ben genç bir adam değil, gerçek bir adam istiyorum.”

Çok fazla şey açık ettiğini biliyordu. Öfkesi onu bir girdabın içine çekmiş ve neticede hissettiği her şey ortaya saçılmıştı. Biraz önceki öfke patlaması ve söyledikleri yüzünden yanakları ısınırken Salvatore ona bomboş bakışlarla bakıyordu.

Uzun ve gergin sessizliğin ardından, “Aklında biri mi var, Claudia?” diye sordu.

Claudia’nın kaybedecek bir şeyi yoktu ve annesi her zaman istediği şeylerin peşinden gitmesini söylerdi, Tanrı’da böyle söylüyordu. Claudia istediği şeyin peşinden gidecek ve bir korkak gibi geri adım atmayacaktı.

“Evet, Bay Gambino. Aklımda biri var.”

“Öyle mi? Kim?”

“Siz efendim.”

✞✞✞

Güçlü kahkahası odanın içinde çınladı. Onun ilk defa kahkaha attığına şahit oluyordu ve bu durumda kahkaha atıyor olması Claudia’yı öfkelendirmekten başka bir şeye yaramıyordu.

“Sizi eğlendirdiğime sevindim Bay Gambino. Sizi bu kadar eğlendiren itirafımın hangi kısmı?”

Kahkahası son bulup, gülümsemesi hızla soldu. Yüzü ciddi bir tavra büründü. “Ciddisin?”

“Sizin aksinize evet, ciddiyim.”

Onun ilk defa ne söyleyeceğini bilemediğini görüyordu. Ağzını birkaç kez açıp kapattı. “Bu bir genç kızın basit hayranlığından başka bir şey değil. Yakında farkına varacaksın.”

Claudia başını iki yana salladı. “O kadar basit değil. Ben ne istediğimi biliyorum. Düşündüğünüzün aksine bir çocuk değilim.”

“Kırk dört yaşındayım Claudia. Yaşam enerjisiyle dolu, aşka ve diğer şeylere inanan bir adam değilim. Çok kötü şeyler yaptım, yapmaya devam edeceğim ve hiçbirinden pişman değilim. Ben bir canavarım ve öyle kalacağım. Hayatım tehlikeli her zaman öyle olacak. Bu hayatın içinde kızım yaşında, şımarık bir çocuğa ihtiyacım yok.”

Kızı yaşında şımarık bir çocuk… Onu böyle mi görüyordu? Yüzündeki nefret ya da tiksinti miydi? Belki de öfke? Claudia bu itirafı yaparak en azından ilgisini çekmeyi ona başka bir gözle bakmasını ummuştu ama anlaşılan Salvatore için asla çekici bir ‘kadın’ olmayacaktı. Ağlamak istiyordu ama bunu yapmayacaktı karşısında daha da küçük düşmeye niyeti yoktu. Claudia bahse girerdi ki gözyaşları onu şoka sokup hızla kaçmasına neden olurdu.

Annesinin başka bir öğüdünü hatırladı. “Unutma Claudia bir kadının istedikten sonra elde edemeyeceği hiçbir şey yoktur.”

            Onu istiyordu. Şu anda duyduğu tüm incitici şeylerden sonra bile onu istiyordu. Salvatore Gambino kendini ne olarak tanımlarsa tanımlasın hayallerini süsleyen adam oydu.

Gözlerini gözlerinden kaçırmadan, “İstediğim her şey olabilirmiş gibi görünüyorsunuz,” dedi. “Ama anladığım kadarıyla hiçbir şey olmak istemiyorsunuz.”

“Claudia…”

Claudia elini kaldırarak adamın sözünü kesti. “Daha fazlasını duymak istemiyorum Bay Gambino. Şımarık bir çocuk gibi davranıp başınızı ağrıtmak için uygun bir saat değil. İyi geceler.”

Claudia tek kelime daha etmesine izin vermedi ağır ve kararlı adımlarla arkasına bakmadan salonu terk edip odasına çıktı. Kapıyı istediğinden biraz daha şiddetli kapatmış olsa da gururunu kurtarmayı başarmıştı. Şimdi asıl soru bundan sonra nasıl davranması gerektiğiydi? Claudia ilk defa yapayalnız hissetti. Annesinin yokluğu zamanla arkadaşları tarafından bastırılmıştı ama şimdi onlarda yoktu… Yalnız başınaydı ve ne yapması gerektiğini de yalnız başına bulmak zorundaydı.

✞✞✞

            Bir sonraki gün Salvatore mülkü terk edene kadar yataktan çıkmamıştı. Genelde sabah karanlığında uyanmaya alışkın olduğu için saatlerce yatakta kalıp onun evden ayrılmasını beklemek bir eziyet gibi gelmişti. Neredeyse öğlene doğru kahvaltısını yaptığı sırada Edoardo yemek odasına girdi.

“Bayan Angeli kişisel eşyalarınız biraz önce geldi.”

Claudia elindeki çatalı bırakıp heyecanla, “Resim malzemelerim mi?” diye sordu. Bu onu heyecanlandırmış resmetmek istediği pek çok şey vardı ve burada sıkıntıdan ölmemek için resme ihtiyacı vardı.

“Onların çatı katına yerleştirilmesini söyledim. Rahat, sessiz ve kendinize ait bir alanın hoşunuza gidebileceğini düşündüm.”

“Teşekkür ederim Edoardo.”

            Claudia kahvaltısına devam edemeyecek kadar heyecanlı ve mutluydu masadan hızla kalkarak koşar adımlarla merdivenleri çıktı. Çatı katının eğimli tavanı Claudia’nın ayakta durabileceği kadar yüksekti. Edoardo bu kısmın depo olarak kullanıldığını söylemişti diğer iki odanın kapıları bu yüzden kilitliydi. Geniş çatı katının kendine kalan kısmı ise devasaydı. O kadar büyüktü ki Claudia bir dans ekibiyle kocaman bir dans gösterisi bile yapabilirdi. Oval pencereler siyah parmaklıklar ve tepelerinde vitraylarla (Vitray, hem renkli camların birleşmesiyle oluşturulan yapıyı hem de bunu yapma sanatını ifade etmek için kullanılır.) süslüydü. O kadar çok pencere vardı ki doğal ışık olduğu gibi odanın içindeydi. Claudia bahçeyi, ormanı ve ormanın ardındaki nehri görebiliyordu. Bütün resim malzemeleri duvar kenarına yığılmıştı. Çalışmalarının çoğunu getirememişti ama en özel olanlar oradaydı. Mutlulukla gülümserken Edoardo merdivenlerin ucunda belirdi.

“Yeterince uygun mu?”

“Muhteşem! Bütün günümü hatta gecelerimi burada geçirebilirim.”

Merdiven trabzanına parmağını sürtüp gözlüğünün üzerinden incelerken, “Birini gönderip temizleteceğim ve ihtiyacınız olan eşyaları bana söylerseniz getirtebilirim,” dedi.

“Aslında resim malzemelerine ihtiyacım olabilir. Bunu kendim yapmayı isterim.” Manastırda kendi başına alışveriş yapamazdı. İhtiyaçlar her zaman onlar için alınırdı. Şimdi bunu kendi yapmak hayatındaki güzel bir değişiklik olurdu.

“Neye ihtiyacınız varsa yazıp bana verin. Yarın sizin için hepsini aldırmış olacağım böylece zahmet etmemiş olacaksınız.”

Edoardo tebessüm ederek ona bakarken Claudia anlamıştı. Anlaşılan dışarı çıkması aynen manastırda olduğu gibi yasaktı. Derin bir nefes aldı. Neyse ki buna alışkındı ve bu durum çok uzun sürmeyecekti.

✞✞✞

            Claudia bütün günü yeni resmi üzerinde çalışarak geçirmişti. Beyaz elbisesi yer yer boya lekeleriyle kaplıydı elbette elleri de öyle… Hava bir yaz akşamı için çok sıcaktı ve terleyen ensesi ona zorluk çıkardığı için saçlarını bir yağlı boya fırçası yardımıyla toplamıştı. Açtığı pencereden içeri giren hafif meltem temiz hava sağlıyordu. Dolunay’ın muhteşem parlaklığını gölgelememek adına odada sadece bir gaz lambası yakmıştı. Salvatore Gambino’nun arabasının bahçeye girdiğini duyduğunda açık pencerenin kenarına yaklaştı. Boyu kadar olan pencerelerden ön bahçeyi rahatça görebiliyordu. Siyah uzun araba evin önünde durdu ve korumalardan biri Salvatore’un kapısını açtı. Gecenin bir yarısı eve dönen bir adam için kusursuz görünüyordu. Tek bir saç teli dağılmamıştı, kravatı bozulmamıştı, yaz sıcağına rağmen ceketini bile çıkarmamıştı. Evin içine girmeden önce başını kaldırıp yukarı onun olduğu yere baktı. Arkasından vuran ışık sayesinde onu netçe gördüğünü biliyordu zaten Claudia’da saklanmıyordu. En azından artık saklanmayacaktı. Dün bir itiraf yapmıştı kaçması gereken kişi o değildi. İçinde ne varsa söylemişti ve pişman değildi.

            Bakışlarını indirip içeri girerek evin içinde kaybolduğunda Claudia pencereden uzaklaşıp fırçasını bir kez daha eline aldı. Çıplak ayakları ile şövalenin karşısında saatlerdir dikiliyordu ama hala yorgun hissetmiyordu. Birinin yukarı çıkan adım seslerini duyduğunda duraksadı. Merdivenin olduğu alan karanlıkta kaldığı için gelen kişiyi göremiyordu ama nabzındaki hızlanma sanki ona kimin geldiğini söyleyen gizli bir fısıltıydı.

Bu yüzden karanlığa doğru, “İyi geceler Bay Gambino,” derken sesine umursamaz bir hava verdi.

“Claudia… Bu saatte uyanık olmanı beklemiyordum.”

Omzunu silkerken adamın görüş alanına girmesiyle soluğu kesildi. “Resim yapmayı seviyorum.”

“Bunu görebiliyorum.” Claudia üzerindeki ve cildindeki boyaları eleştirdiğinden emindi. Şimdi de onu pasaklı bir çocuk olarak mı nitelendirecekti?

“Bu saatte sizi çatı katına getiren şey ne, efendim?”

“Seninle yarın konuşacaktım ama uyanık olduğunu görünce şimdi haber vermek istedim.”

Claudia fırçayı elinden bırakırken adama baktı. “Hangi konuda?”

“Carlo ile evliliğiniz konusunda…”

Claudia heyecanlanmıştı. Belki de dün geceki itirafından sonra Salvatore onlara bir şans vermeye karar vermişti. İçindeki umudun etkisiyle gülümsedi.

“Hafta sonu küçük bir aile buluşması için burada olacaklar. Carlo’nun ailesi oldukça geleneksel ve annesi tek oğlunun düzgün bir şekilde evlenmesini istiyor,” derken gözlerini devirdi. “Yani her şey geleneklere uygun olacak. Nişan, düğün ve diğer şeyler…”

Claudia’nın yüzündeki gülümseme hızla silinirken kendini çabuk toparladı. Demek Salvatore dün geceki konuşma hiç yapılmamış gibi davranmak istiyordu. Kollarını göğsünde bağlayarak, “Peki,” dedi.

“Hafta sonu nişanınız burada olacak. Düğün ise fazla uzatmadan bir ay içinde yapılacak.”

Birkaç gün içinde nişanlanacağını duymak endişelenmesine neden olsa da bunu belli etmedi. “Uzatmak istemeyen kim? Siz mi? Carlo mu?”

“Aile,” derken sesi keskindi.

“Yanılmıyorsam ailenin başı sizsiniz?”

“Dış dünyaya kapalı yetişen biri için fazla şey biliyorsun, Claudia.” Claudia tehditkâr havayı sezmişti ama üstüne gitmekten çekinmedi.

“Dış dünyaya kapalı yetişmek beni aptal yapmıyor. Hatta oldukça faydalı şeyler öğrendiğimi söylemeliyim. İyi yetiştirilmemi sağladığınız için size minnet duyuyorum.”

Olduğu yerden bakınca karşısındaki adamın duruşunun sertleştiğini görebiliyordu. Her zaman sakin ama tehditkâr bir havası vardı fakat Claudia onun kendisiyle konuşurken öfkelendiğini gözlemliyordu.

“Planın her neyse Claudia, vazgeç… Ben kızdırmak isteyeceğin bir adam değilim.”

“Daha öncede söylediğim gibi bir planım yok, sadece kaderimi yaşıyorum.” Ona doğru yürürken kolları göğsünde bağlıydı. Beyaz elbisesinin kalın askısı omzunu açıkta bırakacak şekilde düşmüştü Claudia onu düzeltmek için bir şey yapmadı. “Nişanlanmamı mı istiyorsunuz, o akşam en güzel halimle orada olacağım. Evlenmemi mi istiyorsunuz, boyun eğeceğim. Endişelenmeyin Bay Gambino sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım.”

“Güzel. Aptalca bir şey yapman sadece sana zarar verir.” Güçlü adımlarıyla ahşap zeminde yürümesi her bir tahtanın gıcırdamasına neden oldu. Doğruca şövaleye doğru ilerleyip Claudia’nın saatlerdir üzerinde çalıştığı resmin önünde durdu. Resmi incelerken Claudia’da onun ifadesini inceliyordu. Ne düşüneceğini merak ediyordu. Tüm masumiyetiyle birkaç adım ötesinde duruyor vereceği tepkiyi bekliyordu.

Resmin üzerinden ona bakarken öfkesi tekrar alevlenmiş gibi görünüyordu. Sanki resmi anlamamış ve ona açıklaması gerekiyormuş gibi sakin bir tavır takındı. “Bu gece dolunay çok görkemliydi,” diyerek resmin olduğu yere Salvatore Gambino’nun yanına yaklaştı.

            Resmin tepesinde konumlandırdığı dolunay bu gecekinden daha göz alıcıydı. Dolunayın yaydığı ışık geceyi aydınlatacak kadar canlı resmedilmişti. Devasa ağaçların gökyüzüne uzandığı ormanın ortasında bir araya gelen melekler dolunayın ışığından beslenmiş gibi sarı beyaz ışıklarla parlıyorlardı. Meleklerin hepsi çıplaktı ve Claudia ayrıntılı çıplaklık resmetmekten hoşlanıyordu. Rahibeler bu çizimleri hoş karşılamazlardı bu yüzden Claudia bu sırrını manastırda saklamayı başarmıştı şimdi ise… Saklanmaya ihtiyacı yoktu. Meleklerden biri şeytan tarafından seçilmişti. Tablonun tam ortasında devasa boynuzlarıyla siyah siluetin kucakladığı çıplak meleğin başı hafifçe geriye düşmüş şeytanın güçlü kolları kalçalarını kavramış onu ay ışığına doğru taşırken kanatları ağaçlara çarpıyor gibi görünüyordu. Sabah saatlerinden beri üzerinde çalıştığı tabloyu uzaktan inceliyor olmak göğsünü kabartmıştı. Etkileyiciydi…

Salvatore Gambino gibi biri adamın bu kadar uzun süre sessiz kalması normal olmadığı için Claudia ellerini beline koyarak, “Dilinizi mi yuttunuz Bay Gambino?” diye fısıldadı.

“Manzara resimleri yaptığını düşünmüştüm ya da ikonalar.”

Claudia kıkırdadı. “Kilisede onları yapardım. Yalnız kaldığım zamanlar ise bunları yapmaktan hoşlanıyorum. Yasak şeyleri…” İşaret parmağını henüz boyası yeni kuruyan şeytan figürünün üzerinde gezdirdi. “Sizin odanızdaki cehennem tablosundan ilham aldım.”

Elini düşünüyormuş gibi çenesinde gezdirdi. Tabloya karşı tahmininden daha ilgiliydi ama buna şaşırmadı evin her yerinde bir sanat eseri vardı ve Claudia onları çocukluğundan hatırlamıyordu. Evde yaptığı bir tur sırasında Edoardo hepsinin Bay Gambino’nun özel koleksiyonu olduğunu söylemişti.

“Bir meleği şeytanın kollarında resmetmek senin gibi bir kız için uygunsuz değil mi?”

“Manastırda eğitim aldım bir rahibe değilim.”

“Dindar olduğunu söyledin.”

“İnançlıyım.” Başını kaldırıp tekrar adama baktı bu sefer bakışları çarpışmıştı. Salvatore ona yargılayan, sorgulayan belki biraz şaşkın bakışlarla bakarken Claudia yüzüne sevimli bir gülümseme oturtmuştu. Resimdeki meleği işaret ederek, “Aslında o melek başından beri şeytanı baştan çıkarmaya çalışıyordu,” dedi.

Salvatore Gambino sessiz kalınca, “Neden biliyor musunuz?” diye sordu.

Adam istemsizce, “Neden?” diye yanıtladı.

“Yasak şeyler daima gizli bir çekiciliğe sahiptir.”

            Birbirlerine uygun olmaktan ve gereğinden daha uzun süre baktılar. Claudia onun karşısında hislerini gizleme gereği duymuyordu zaten bunu yapmak çok zordu. Salvatore Gambino’nun ise ne düşündüğünü ya da hissettiğini anlamak zordu. Her zaman öfkeliydi, Claudia artık bunun kişisel olduğunu düşünüyordu. Ona karşı neden bu denli büyük bir öfke duyuyordu?









Yorumlar

  1. Yalnız gambino yaşına rağmen hiç fena değil

    YanıtlaSil
  2. Çekişmeli çekişmeli 😍

    YanıtlaSil
  3. Salavtore un kızı mı var?

    YanıtlaSil
  4. Su gibi akıp geçen bir bölüm

    YanıtlaSil
  5. O neydi öyle nasıl bir bölüm dü yazarcimmmmmmmm keşke bitmiş ve kitap halinde olsa bir solukta okumak istiyorum

    YanıtlaSil
  6. Bu kadar çabuk mu nişanlanacak genç çift? Claudiayla aynı evde kalıp kendisini etki altına almasından mı korktu beyimiz acaba? Kızın annesinin, babasına yaptığı gibi.. 🧐😉 Kadın karektere bayıldım, çok Güzel ve Cesur bir şekilde zekice laf sokuyor. Kalemine sağlık yine döktürmüşsün..

    YanıtlaSil
  7. Aslında Bay Gambinomuz başına gelecekleri bildiğinden uzak durmaya çalışıyor ama Claudiamız da çok zeki tam bir birlerine uygunlar 👍 haftayayı iple çekeceğim 🥰 aslında biraz daha bölümleri biriktirecektim biliyordum ben başıma gelecekleri ama dayanamadım okumaya başladım şimdi gün sayacağım 😅

    YanıtlaSil
  8. bolum fenaydi devamina ihtiyacim var 🫠🫠

    YanıtlaSil
  9. Claudia yürü be kızım kim tutar seni arkandayım süperdi

    YanıtlaSil
  10. Ahh yine her şey mükemmel idi kalemine sağlık.beyefendi ne zaman yola gelir acaba

    YanıtlaSil
  11. Yine ve yine süper bir bölüm yazarım. Satır arası yorum yapmak istiyorum keşke olsaydı . Kont muhteşemdi. Sonra Karga onu geçti. Ama bu fevkaladenin fevkinde ( öyle yazılıyordu di mi) Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık. Sabırsızlıkla gelecek bölümü bekliyorum. Diğer kitaplarınızı da okudum onlar da harika. Ama bu seri bambaşka.🤩

    YanıtlaSil
  12. Geçiş bölümlerinin sonuna geldik galiba bu bölüm ikiliyi okumak muhteşemdi.

    YanıtlaSil
  13. Nişan zaten çabukta düğünü de bu denli çabuk yapmak istemeleri, Salvatore itiraftan rahatsız olup öne çekmiş olmalı. Nişan olacaktır ama düğünden nasıl vazgeçilecek neler yaşanacak bundan sonra çok merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  14. Sonu itibariyle artık Salvatore'da ne kadar istemese de Claudia'yı görecek.

    YanıtlaSil
  15. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  16. Claduia istedigi kişinin Salvatore olduğunu söyleyince nefesimi tuttum .Çok güzel bölümdü emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  17. Annem şey derdi hayatım boyunca hiçbir şeye hayır dediğini duymadım ama işin sonunda hicbirseyi kabul ettiğini de görmedim jsjsjshs biraz bensin o yüzden

    YanıtlaSil
  18. Bölümler bir bana mı kısa geliyor bilmiyorum... :/ Ama güzel bir bölümdü.

    YanıtlaSil
  19. Claudia nın üzüntü ya da öfkeli olmadığını belirtmesi aşırı hoş ve kadınsı

    YanıtlaSil
  20. Ve diğer bir yandan salvator babası claudianın annesiyle artık ne yaşadıysa claudiaya katlanamıyor ama onu şaşırtması onu düşüncelere sokacak

    YanıtlaSil
  21. Aferin ona böyle devam etsin

    YanıtlaSil
  22. Ne isteğini bilen kadın çekiciliği var

    YanıtlaSil
  23. Salvatore biz adam istiyoruz adammm

    YanıtlaSil
  24. Claudia atağa geçti bakalım bizi neler bekliyor Salvatore nereye kadar kaçacak kızdan hemen kurtulmak için nişanı ve düğünü hızlandırdı bence resimden bence çok etkilendi ve beynine kazındı Harika bir bölümdü canım ellerin dert görmesin canım 🥰❤️👍👏👏

    YanıtlaSil
  25. İlgisini çekmeye başladı ama yanılgıya olabilir görücez teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR - ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DOKTOR - ON BİRİNCİ BÖLÜM

DOKTOR - ON ALTINCI BÖLÜM